Kılıçdaroğlu: İktidarın 20 yılda çözemediği yurt meselesini 1 yıl ortasında çözemezsem siyaseti bırakacağım Chp Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bir dizi ziyaret gerçekleştirmek üzere Kırklareli‘ne gitti. Kırklareli Atatürk Konutu’nu ziyaret ederek incelemelerde bulunan Kılıçdaroğlu, Kırklareli Belediyesi Lideri Mehmet Siyam Kesimoğlu ile makamında görüştü. Kılıçdaroğlu sonrasındasında muhtarlar, STK temsilcileri ve kanaat başkanları buluşmasına katıldı.
Burada konuşma yapan Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şu biçimde:
“TÜRKİYE’NİN BU MESELELERDEN ARINMASI LAZIM”
“Kavgayı bir tarafa bırakıyoruz lakin sıkıntılarımız var. Millet meselelerin altında ezilmiş vaziyette. Toplumun hangi kısmına giderseniz, keder dinliyorsunuz. İster çiftçiye, ister emekçiye, ister emekliye, ister kamyon sürücüsüne, ister apartman bakılırsavlisine, ister muhtara, ister devlet memuruna, ister sanayiciye. Bu sıkıntılardan Türkiye’nin arınması lazım. Bu problemlerden arındıracak olan da siyaset kurumudur.
“SİYASİ PARTİLER DEVLET DEĞİLDİR”
Siyasi partiler devlet değildir. Devlet başkadır, devlet bakidir. Siyasi partiler vatandaştan yetki alıp 5 yıl müddetle devleti yönetir, o kadar. Devlet olmaz. 5’inci yılın sonunda yine sarfiyat milletin hakemliğine başvurur, millet oy verirse yine gelir yönetir lakin devlet olmaz. Devlet adaletle yönetilir, liyakatle yönetilir. Adaletin ve liyakatin olmadığı bir yerde devlet söylemiş olduğiniz kurum yara alır, temelleri sarsılır.
“ADALET GÜÇLÜNÜN DEĞİL DE HAKLININ YANINDA OLMALI”
‘Devletin dini adalettir’ diyoruz. Bir haksızlığa uğradığım vakit mahkemeye başvurduğumda adalet sağlanıyor mu, sağlanmıyor mu? Benim hakkım bana teslim ediliyor mu, edilmiyor mu? Benden daha kuvvetli olan birisiyle, ister siyaseten ister ekonomik olsun, çatıştığımda ben haklıysam, adalet düzeneği kuvvetlinün yanında değil de haklı olanın yanında yer alıyorsa orada adalet var demektir.
“20 YILDIR YURT PROBLEMİNİ ÇÖZEMEDİLER”
(Eğitimdeki sıkıntılara ve üniversite öğrencilerinin yurt problemine değinerek) 20 yıldır yurt meselesini çözemediler. Kırklareli’nden bütün Türkiye’ye sesleniyorum: 1 yıl ortasında yurt sıkıntısını çözmezsem siyaseti bırakacağım. Yurt sorunu söylemiş olduğiniz nedir Allah aşkına ya? Bütün üniversitelerin yerleşkesinde yaparsınız. Onlar Türkiye’nin geleceği. Onlar ne kadar âlâ yetişirse, ne kadar düzgün eğitim alırlarsa Türkiye o kadar büyüyecek. Lakin siz bunları, kıymetli yerlere mahkum ediyorsunuz.
“TÜRKİYE’Yİ BU BADEREDEN ÇIKARACAĞIZ”
Buradan Türkiye’yi çıkarmamız ve büyütmemiz lazım. Hiç kimsenin en ufak bir kaygısı olmasın. Millet İttifakı ile bir arada, Allah’ın müsaadesi ve sizlerin dayanağıyla Türkiye’yi bu badireden çekip çıkaracağız. Huzurlu, hoş, sahiden de bölgesinde şanı, onuru olan bir ülkeyi bir daha inşa edeceğiz.
“EN GEÇ 2 YIL İÇİNDE BÜTÜN SIĞINMACILARI MEMLEKETLERİNE GÖNDERECEĞİM”
(Mülteci sıkıntısına değinerek) Bu millete kelamım kelamdır: En geç 2 yıl ortasında bütün sığınmacıları davulla zurnayla memleketlerine göndereceğim. Kararlıyım. Hiç kimsenin kaygısı olmasın. Kendi topraklarımızda kendi evlatlarımıza bir iş bulalım ya. ‘Efendim onlar şayet olmazsa sanayi batıyormuş.’ Ne demek yani? Şu cümleye bakın Allah aşkına. Değiştireceğiz bunları.
“HESAP VERİLEMEDİĞİ İÇİN İKTİSAT DE ÇOK BERBAT”
Devlet akılla, irfanla, bilgiyle, birikimle, adaletle yönetilir. Devlet beraberinde bütün vatandaşlardan vergi alır. Bizden toplanan vergilerin nerelere harcandığını bizim bilmemiz lazım. Biliyor muyuz? Bilmiyoruz. Bilgi veriyorlar mı? Vermiyorlar. Sorduğumuz vakit ne diyorlar? ‘Bu ticari sırdır’ diyorlar. Devlet ticarethane mi ki ticari sır olsun? niye hesap vermekten kaçıyorlar? Siyasi otorite, devleti yönetirken vatandaşına hesap verir. Demokrasinin çıkış kaynağı budur aslına bakarsan. Hesap verilmediği içindir ki iktisat de hayli berbat. Kaynakların nerelere, kimlere, ne kadar tahsil ediğini de bilmiyoruz gerçek dürüst.”
Üniversiteyi ailenizin yanında mı okumayı tercih edersiniz öteki bir kentte mi?
— Haberler.com (@Haberler) September 16, 2021
Burada konuşma yapan Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şu biçimde:
“TÜRKİYE’NİN BU MESELELERDEN ARINMASI LAZIM”
“Kavgayı bir tarafa bırakıyoruz lakin sıkıntılarımız var. Millet meselelerin altında ezilmiş vaziyette. Toplumun hangi kısmına giderseniz, keder dinliyorsunuz. İster çiftçiye, ister emekçiye, ister emekliye, ister kamyon sürücüsüne, ister apartman bakılırsavlisine, ister muhtara, ister devlet memuruna, ister sanayiciye. Bu sıkıntılardan Türkiye’nin arınması lazım. Bu problemlerden arındıracak olan da siyaset kurumudur.
“SİYASİ PARTİLER DEVLET DEĞİLDİR”
Siyasi partiler devlet değildir. Devlet başkadır, devlet bakidir. Siyasi partiler vatandaştan yetki alıp 5 yıl müddetle devleti yönetir, o kadar. Devlet olmaz. 5’inci yılın sonunda yine sarfiyat milletin hakemliğine başvurur, millet oy verirse yine gelir yönetir lakin devlet olmaz. Devlet adaletle yönetilir, liyakatle yönetilir. Adaletin ve liyakatin olmadığı bir yerde devlet söylemiş olduğiniz kurum yara alır, temelleri sarsılır.
“ADALET GÜÇLÜNÜN DEĞİL DE HAKLININ YANINDA OLMALI”
‘Devletin dini adalettir’ diyoruz. Bir haksızlığa uğradığım vakit mahkemeye başvurduğumda adalet sağlanıyor mu, sağlanmıyor mu? Benim hakkım bana teslim ediliyor mu, edilmiyor mu? Benden daha kuvvetli olan birisiyle, ister siyaseten ister ekonomik olsun, çatıştığımda ben haklıysam, adalet düzeneği kuvvetlinün yanında değil de haklı olanın yanında yer alıyorsa orada adalet var demektir.
“20 YILDIR YURT PROBLEMİNİ ÇÖZEMEDİLER”
(Eğitimdeki sıkıntılara ve üniversite öğrencilerinin yurt problemine değinerek) 20 yıldır yurt meselesini çözemediler. Kırklareli’nden bütün Türkiye’ye sesleniyorum: 1 yıl ortasında yurt sıkıntısını çözmezsem siyaseti bırakacağım. Yurt sorunu söylemiş olduğiniz nedir Allah aşkına ya? Bütün üniversitelerin yerleşkesinde yaparsınız. Onlar Türkiye’nin geleceği. Onlar ne kadar âlâ yetişirse, ne kadar düzgün eğitim alırlarsa Türkiye o kadar büyüyecek. Lakin siz bunları, kıymetli yerlere mahkum ediyorsunuz.
“TÜRKİYE’Yİ BU BADEREDEN ÇIKARACAĞIZ”
Buradan Türkiye’yi çıkarmamız ve büyütmemiz lazım. Hiç kimsenin en ufak bir kaygısı olmasın. Millet İttifakı ile bir arada, Allah’ın müsaadesi ve sizlerin dayanağıyla Türkiye’yi bu badireden çekip çıkaracağız. Huzurlu, hoş, sahiden de bölgesinde şanı, onuru olan bir ülkeyi bir daha inşa edeceğiz.
“EN GEÇ 2 YIL İÇİNDE BÜTÜN SIĞINMACILARI MEMLEKETLERİNE GÖNDERECEĞİM”
(Mülteci sıkıntısına değinerek) Bu millete kelamım kelamdır: En geç 2 yıl ortasında bütün sığınmacıları davulla zurnayla memleketlerine göndereceğim. Kararlıyım. Hiç kimsenin kaygısı olmasın. Kendi topraklarımızda kendi evlatlarımıza bir iş bulalım ya. ‘Efendim onlar şayet olmazsa sanayi batıyormuş.’ Ne demek yani? Şu cümleye bakın Allah aşkına. Değiştireceğiz bunları.
“HESAP VERİLEMEDİĞİ İÇİN İKTİSAT DE ÇOK BERBAT”
Devlet akılla, irfanla, bilgiyle, birikimle, adaletle yönetilir. Devlet beraberinde bütün vatandaşlardan vergi alır. Bizden toplanan vergilerin nerelere harcandığını bizim bilmemiz lazım. Biliyor muyuz? Bilmiyoruz. Bilgi veriyorlar mı? Vermiyorlar. Sorduğumuz vakit ne diyorlar? ‘Bu ticari sırdır’ diyorlar. Devlet ticarethane mi ki ticari sır olsun? niye hesap vermekten kaçıyorlar? Siyasi otorite, devleti yönetirken vatandaşına hesap verir. Demokrasinin çıkış kaynağı budur aslına bakarsan. Hesap verilmediği içindir ki iktisat de hayli berbat. Kaynakların nerelere, kimlere, ne kadar tahsil ediğini de bilmiyoruz gerçek dürüst.”
Üniversiteyi ailenizin yanında mı okumayı tercih edersiniz öteki bir kentte mi?
— Haberler.com (@Haberler) September 16, 2021