Bahçeli, MHP TBMM Küme Toplantısı’nda konuştu: (3) MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli, “Ulusal güvenliğimizin temini ve tecellisi için aracı ülkeleri bir kenara bırakarak terör örgütlerinden her nerede iseler bulup hesap sormak, hudut ötesi askeri bir operasyonla hainleri etkisiz hale getirmek milletimize karşı kutsal bir görevdir.” dedi.
Bahçeli, partisinin küme toplantısında yaptığı konuşmada, Yunanistan’da yayımlanan 127 yıllık Estia gazetesinde, İngiltere’nin Ankara Büyükelçisine atfen, “Erdoğan’ın günleri sayılı, yeni bir duruma kansız bir geçiş ihtimal dışı değil” halinde haber yapıldığını aktardı.
Bu açıklamayı tekzip yahut teyit edecek kişinin evvela kelam konusu büyükelçinin bizatihi kendisi olduğunu belirten Bahçeli, “Şayet bu biçimde bir sorumsuz açıklama yapılmışsa, büyükelçinin gözünün yaşına bakılmadan istenmeyen adam ilan edilmesi hem diplomasinin teamülü tıpkı vakitte ulusal onurun şaşmaz bir gereğidir. Türkiye çadır devleti, İngiltere’nin hudut aşan sömürge ülkesi değildir.” diye konuştu.
Türkiye’yi dışarıdan yönetmeye ve taraf vermeye tevessül eden küstahların tarihi bir yanılgının pençesinde olduğunu lisana getiren Bahçeli, “Türkiye güdümlü ve güdülen bir ülke olamaz. Bize parmak sallayanların parmağını kırarız, kumpas hazırlayanların tezgahını başlarına geçiririz, bedelse de öderiz, lakin vatanı, milleti ve demokrasimizi vefata terk etmeyiz. Çıkarları gereği terk etmeyi düşünenlerin de alnını karışlarız.” değerlendirmesinde bulundu.
“Afganistan’ın huzuru Türkiye’nin huzuruyla yakından ilgilidir.” diyen Bahçeli, Ankara ile Kabil içinde kurulan diyalog köprüsünün sağlıklı ve sağduyulu biçimde devamının, iş birliği kanallarının açık olmasının epey yararlı sonuçlar doğuracağını söylemiş oldu.
Sistemsiz göçün kaynağında durdurulması konusunda iki ülkenin ortaklaşa çalışmasının tarafların çıkarına olduğunu vurgulayan Devlet Bahçeli, “Düzensiz göç konusu ulusal beka problemidir. Türkiye göçmen kampı, sığınmacı merkezi olmamalıdır, kaldı ki olmayacaktır.” dedi.
“NATO ortasında Türkiye’ye karşı siper kazılmaktadır”
Bahçeli, Yunanistan’ın, Ege ve Doğu Akdeniz’de ittifaklar kurarak Türkiye’ye karşı cephe oluşturduğunu; Ege ve Akdeniz’deki askeri güç istikrarını aklınca bozmanın, lehine çevirmenin hedefinde olduğunu belirtti.
Yunanistan’ın 28 Eylül 2021 tarihinde, Fransa ile “Savunma ve Güvenlik İşbirliğine Yönelik Stratejik İştirak Anlaşması” imzaladığını anımsatan Bahçeli, “Bu mutabakat NATO’nun dokusuna, tabiatına, unsurlarına ve ittifak kültürüne karşı bir atılım değil midir?” diye sordu.
Bunun sinsi ve saklı niyetli bir mutabakat olduğunu vurgulayan Devlet Bahçeli, “Açık açık söylüyorum, NATO ortasında Türkiye’ye karşı siper kazılmaktadır, Ege ve Doğu Akdeniz’e mayın döşenmektedir. Türkiye’ye gözdağı verilmektedir, Türkiye tehdit edilmektedir. Pasifik’te aykırı düşen ABD ile Fransa, şu işe bakınız ki, Ege ve Akdeniz’de Yunanistan’ın gerisinden ülkemize silah göstermektedir.” değerlendirmesini yaptı.
ABD Dışişleri Bakanı’nın, Yunanistan’ı “bölgede istikrarın direği” olarak tanımladığını hatırlatan Bahçeli, kelamlarını şu biçimde sürdürdü:
“Ya bir akıl tutulması ya da bir nevroz nöbeti bu bakanı muhtemelen ele geçirmiştir. Yunanistan istikrarın değil, itibarsızlığın, istila emellerinin, kriz siyasetinin, Türkiye hasımlığının ıslah ve terbiye edilmesi gereken yüzüdür. Hiç kimse bize kıssa anlatmasın, ABD’nin de Yunanistan’ın da öteki muhasım güçlerin de teşebbüs ve taşeronlarını biliyor, görüyor, alayına birden ‘hodri meydan’ diyoruz. Fransa-Yunanistan, ABD-Yunanistan savunma ve askeri iş birliği mutabakatlarına baktığımızda, Atina idaresinin bu mutabakatlara dayanarak Türkiye’ye karşı hava ve deniz alanı üzerinden Ege ve Akdeniz’de daha da düşmanlıkla bezenmiş siyasetler izleyeceği anlaşılacaktır.
Bunların yanında, ABD, Çin’in Kuşak-Yol ile Rusya’nın güç akım projelerini engelleyecek orta istasyonlardan birisi olarak Yunanistan’ı belirlemiş, bu ülkeye askeri yığınak yapmış, Türkiye’yi de kuşatma altında tutmayı amaçlamıştır. Bu jeopolitik bir kumardır. Yunanistan sanal tehditleri mazeret ederek, ileri karakol fonksiyonuyla dış siyasetini askerileştirmenin ve agresif bir hale getirmenin peşindedir. Güney sonlarımız boyunca tesis edilen mütecaviz atılımlar, aynısıyla Ege ve Akdeniz’i de etkisi altına almıştır. ABD dostluk ve müttefiklikle bağdaşmayan her bağlantı ağının ortasındadır. Yunanistan’ı kışkırtan bu ülke, eşzamanlı olarak PKK/YPG/PYD’yi de silahlandırıp Türkiye’yi gaye göstermektedir. Irak’ın kuzeyiyle Suriye’nin kuzeyi artık mutlak surette temizlenmeli, terör taarruzları son bulmalıdır.
22 Ekim 2019 tarihinde Türkiye ile Rusya Federasyonu içinde imzalanan mutabakat muhtırasına bakılırsa, Münbiç ve Tel Rıfat’taki bütün YPG’li teröristler bu alanları silahlarıyla bir arada terk edeceklerdi. Teröristler, Türkiye-Suriye sonundan itibaren 30 kilometrenin dışına çıkacaklar, bu süreç 150 saat ortasında tamamlanmış olacaktı. Ne çıkan olmuş, ne de çıkmaya niyetlenen görülmüştür.
Türkiye ile ABD içinde yapılan 17 Ekim 2019 tarihindeki mutabakata nazaran de, ‘hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için’ anlayışıyla NATO topraklarını ve halklarını tüm tehditlere karşı müdafaa taahhütleri paylaşılmıştır. Ne var ki, bu vaatler sadece kağıt üstünde kalmıştır. Teröristler ayrılmaları gereken bölgelerden ayrılmamış, bilahare vatan evlatlarımızı şehit etmişlerdir. Türkiye tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyadır. Ulusal güvenliğimizin temini ve tecellisi için aracı ülkeleri bir kenara bırakarak terör örgütlerinden her nerede iseler bulup hesap sormak, hudut ötesi askeri bir operasyonla hainleri etkisiz hale getirmek milletimize karşı kutsal bir görevdir.
İradesi prangalı olan CHP sözcüsünün, ‘harekatı davul zurnayla yapamazsınız. Mehmetçiğe ziyan verirsiniz’ değerlendirmeleri, bir bakıma terörle çaba etmeyin, buna kalkışmayın demenin şifreli tabiridir. CHP idaresinin aklı bu işlere ermez, başı basmaz, ufku almaz, zira onlara göre terörle uğraş değil, müzakere ve mütareke yapılmalıdır.
Madem teröristler gitmiyor, madem hudutlarımızdan çekilmiyor, bu biçimde canileri yuvalandıkları alanlardan söküp atacak kudret ve kuvveti devreye sokmak devletin kararı kişiselyetinin, milletin şan ve gururunun ana fikri olmalıdır. Bu fikir bizim bekamızdır, birlikteliğimizdir, bağımsızlığımızın teminatıdır.”
Bahçeli, konuşmasının sonunda, milletvekillerinden, 2022 Yılı Merkezi İdare Bütçe Kanun Teklifi’ni komite ve Genel Konsey evresinde dikkatle takip etmelerini; devamlılık sağlamalarını; bahislere hazırlıklı olmalarını, itidalli ve vakar taşıyan siyasi vasfı titizlikle koruma etmelerini istedi.
(Bitti)
Bahçeli, partisinin küme toplantısında yaptığı konuşmada, Yunanistan’da yayımlanan 127 yıllık Estia gazetesinde, İngiltere’nin Ankara Büyükelçisine atfen, “Erdoğan’ın günleri sayılı, yeni bir duruma kansız bir geçiş ihtimal dışı değil” halinde haber yapıldığını aktardı.
Bu açıklamayı tekzip yahut teyit edecek kişinin evvela kelam konusu büyükelçinin bizatihi kendisi olduğunu belirten Bahçeli, “Şayet bu biçimde bir sorumsuz açıklama yapılmışsa, büyükelçinin gözünün yaşına bakılmadan istenmeyen adam ilan edilmesi hem diplomasinin teamülü tıpkı vakitte ulusal onurun şaşmaz bir gereğidir. Türkiye çadır devleti, İngiltere’nin hudut aşan sömürge ülkesi değildir.” diye konuştu.
Türkiye’yi dışarıdan yönetmeye ve taraf vermeye tevessül eden küstahların tarihi bir yanılgının pençesinde olduğunu lisana getiren Bahçeli, “Türkiye güdümlü ve güdülen bir ülke olamaz. Bize parmak sallayanların parmağını kırarız, kumpas hazırlayanların tezgahını başlarına geçiririz, bedelse de öderiz, lakin vatanı, milleti ve demokrasimizi vefata terk etmeyiz. Çıkarları gereği terk etmeyi düşünenlerin de alnını karışlarız.” değerlendirmesinde bulundu.
“Afganistan’ın huzuru Türkiye’nin huzuruyla yakından ilgilidir.” diyen Bahçeli, Ankara ile Kabil içinde kurulan diyalog köprüsünün sağlıklı ve sağduyulu biçimde devamının, iş birliği kanallarının açık olmasının epey yararlı sonuçlar doğuracağını söylemiş oldu.
Sistemsiz göçün kaynağında durdurulması konusunda iki ülkenin ortaklaşa çalışmasının tarafların çıkarına olduğunu vurgulayan Devlet Bahçeli, “Düzensiz göç konusu ulusal beka problemidir. Türkiye göçmen kampı, sığınmacı merkezi olmamalıdır, kaldı ki olmayacaktır.” dedi.
“NATO ortasında Türkiye’ye karşı siper kazılmaktadır”
Bahçeli, Yunanistan’ın, Ege ve Doğu Akdeniz’de ittifaklar kurarak Türkiye’ye karşı cephe oluşturduğunu; Ege ve Akdeniz’deki askeri güç istikrarını aklınca bozmanın, lehine çevirmenin hedefinde olduğunu belirtti.
Yunanistan’ın 28 Eylül 2021 tarihinde, Fransa ile “Savunma ve Güvenlik İşbirliğine Yönelik Stratejik İştirak Anlaşması” imzaladığını anımsatan Bahçeli, “Bu mutabakat NATO’nun dokusuna, tabiatına, unsurlarına ve ittifak kültürüne karşı bir atılım değil midir?” diye sordu.
Bunun sinsi ve saklı niyetli bir mutabakat olduğunu vurgulayan Devlet Bahçeli, “Açık açık söylüyorum, NATO ortasında Türkiye’ye karşı siper kazılmaktadır, Ege ve Doğu Akdeniz’e mayın döşenmektedir. Türkiye’ye gözdağı verilmektedir, Türkiye tehdit edilmektedir. Pasifik’te aykırı düşen ABD ile Fransa, şu işe bakınız ki, Ege ve Akdeniz’de Yunanistan’ın gerisinden ülkemize silah göstermektedir.” değerlendirmesini yaptı.
ABD Dışişleri Bakanı’nın, Yunanistan’ı “bölgede istikrarın direği” olarak tanımladığını hatırlatan Bahçeli, kelamlarını şu biçimde sürdürdü:
“Ya bir akıl tutulması ya da bir nevroz nöbeti bu bakanı muhtemelen ele geçirmiştir. Yunanistan istikrarın değil, itibarsızlığın, istila emellerinin, kriz siyasetinin, Türkiye hasımlığının ıslah ve terbiye edilmesi gereken yüzüdür. Hiç kimse bize kıssa anlatmasın, ABD’nin de Yunanistan’ın da öteki muhasım güçlerin de teşebbüs ve taşeronlarını biliyor, görüyor, alayına birden ‘hodri meydan’ diyoruz. Fransa-Yunanistan, ABD-Yunanistan savunma ve askeri iş birliği mutabakatlarına baktığımızda, Atina idaresinin bu mutabakatlara dayanarak Türkiye’ye karşı hava ve deniz alanı üzerinden Ege ve Akdeniz’de daha da düşmanlıkla bezenmiş siyasetler izleyeceği anlaşılacaktır.
Bunların yanında, ABD, Çin’in Kuşak-Yol ile Rusya’nın güç akım projelerini engelleyecek orta istasyonlardan birisi olarak Yunanistan’ı belirlemiş, bu ülkeye askeri yığınak yapmış, Türkiye’yi de kuşatma altında tutmayı amaçlamıştır. Bu jeopolitik bir kumardır. Yunanistan sanal tehditleri mazeret ederek, ileri karakol fonksiyonuyla dış siyasetini askerileştirmenin ve agresif bir hale getirmenin peşindedir. Güney sonlarımız boyunca tesis edilen mütecaviz atılımlar, aynısıyla Ege ve Akdeniz’i de etkisi altına almıştır. ABD dostluk ve müttefiklikle bağdaşmayan her bağlantı ağının ortasındadır. Yunanistan’ı kışkırtan bu ülke, eşzamanlı olarak PKK/YPG/PYD’yi de silahlandırıp Türkiye’yi gaye göstermektedir. Irak’ın kuzeyiyle Suriye’nin kuzeyi artık mutlak surette temizlenmeli, terör taarruzları son bulmalıdır.
22 Ekim 2019 tarihinde Türkiye ile Rusya Federasyonu içinde imzalanan mutabakat muhtırasına bakılırsa, Münbiç ve Tel Rıfat’taki bütün YPG’li teröristler bu alanları silahlarıyla bir arada terk edeceklerdi. Teröristler, Türkiye-Suriye sonundan itibaren 30 kilometrenin dışına çıkacaklar, bu süreç 150 saat ortasında tamamlanmış olacaktı. Ne çıkan olmuş, ne de çıkmaya niyetlenen görülmüştür.
Türkiye ile ABD içinde yapılan 17 Ekim 2019 tarihindeki mutabakata nazaran de, ‘hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için’ anlayışıyla NATO topraklarını ve halklarını tüm tehditlere karşı müdafaa taahhütleri paylaşılmıştır. Ne var ki, bu vaatler sadece kağıt üstünde kalmıştır. Teröristler ayrılmaları gereken bölgelerden ayrılmamış, bilahare vatan evlatlarımızı şehit etmişlerdir. Türkiye tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyadır. Ulusal güvenliğimizin temini ve tecellisi için aracı ülkeleri bir kenara bırakarak terör örgütlerinden her nerede iseler bulup hesap sormak, hudut ötesi askeri bir operasyonla hainleri etkisiz hale getirmek milletimize karşı kutsal bir görevdir.
İradesi prangalı olan CHP sözcüsünün, ‘harekatı davul zurnayla yapamazsınız. Mehmetçiğe ziyan verirsiniz’ değerlendirmeleri, bir bakıma terörle çaba etmeyin, buna kalkışmayın demenin şifreli tabiridir. CHP idaresinin aklı bu işlere ermez, başı basmaz, ufku almaz, zira onlara göre terörle uğraş değil, müzakere ve mütareke yapılmalıdır.
Madem teröristler gitmiyor, madem hudutlarımızdan çekilmiyor, bu biçimde canileri yuvalandıkları alanlardan söküp atacak kudret ve kuvveti devreye sokmak devletin kararı kişiselyetinin, milletin şan ve gururunun ana fikri olmalıdır. Bu fikir bizim bekamızdır, birlikteliğimizdir, bağımsızlığımızın teminatıdır.”
Bahçeli, konuşmasının sonunda, milletvekillerinden, 2022 Yılı Merkezi İdare Bütçe Kanun Teklifi’ni komite ve Genel Konsey evresinde dikkatle takip etmelerini; devamlılık sağlamalarını; bahislere hazırlıklı olmalarını, itidalli ve vakar taşıyan siyasi vasfı titizlikle koruma etmelerini istedi.
(Bitti)