Bağış sözleşmesi yazılı olmak zorunda mı ?

Bahar

New member
Tabii! İşte “Bağış sözleşmesi yazılı olmak zorunda mı?” konulu forum tarzında eleştirel, 800+ kelimelik yazı:

---

[color=]Bağış Sözleşmesi Yazılı Olmak Zorunda mı? – Bir Eleştiri[/color]

Arkadaşlar selam,

Geçen gün bir arkadaş ortamında bayağı hararetli bir tartışmaya denk geldim. Konu şuydu: “Birine bağış yapacaksan, illa yazılı bir sözleşme yapmak zorunda mısın, yoksa söz yetmez mi?” İlk bakışta çok basit gibi görünüyor ama işin içine biraz girince mesele düşündüğümden çok daha karmaşık. Ben de kendi kafa karışıklığımı ve eleştirilerimi buraya taşımak istedim. Belki birlikte daha berrak bir sonuca varırız.

[color=]Bağış Sözleşmesinin Temeli[/color]

Hukuken bağış sözleşmesi, bir kişinin karşılıksız olarak malvarlığından bir şey vermeyi vaat etmesi. Yani “al bu evi sana bağışladım” gibi. Türk Borçlar Kanunu’nda bu düzenlenmiş. Normalde yazılı şekil şartı var. Çünkü ileride anlaşmazlık çıkarsa kanıt gerekiyor.

Ama pratikte şöyle düşünelim: Bir baba çocuğuna cep telefonu alıp “bu senin” diyor. Burada kimsenin aklına yazılı sözleşme yapmak gelmez. Ya da komşunuza eski bilgisayarınızı veriyorsunuz. Yine yazılı bir şey yok. Demek ki kanun başka bir şey diyor, hayat başka bir şey. İşte bu noktada çelişkiler başlıyor.

[color=]Erkeklerin Stratejik ve Çözüm Odaklı Yaklaşımı[/color]

Forumdaki erkek üyelerin çoğu konuyu şöyle yorumluyor:

- “Kardeşim, yazılı sözleşme şart. Yarın öbür gün bağıştan dönmek isteyen olursa ortalık karışır.”

- “Kanun net: yazılı sözleşme yapılmazsa bağış hukuken korunmaz.”

- “Stratejik davranmak lazım; söz uçar, yazı kalır.”

Burada erkek bakışı, riskleri minimize etmeye ve gelecekteki olası sorunları engellemeye odaklı. Yani olayın çözüm tarafı ağır basıyor.

[color=]Kadınların Empatik ve İlişki Odaklı Yaklaşımı[/color]

Kadın üyeler ise genelde başka bir noktaya dikkat çekiyor:

- “Bağış dediğin şey gönülden yapılan bir jesttir. Her şeyi resmiyete dökmek, duyguyu öldürmez mi?”

- “Aile içinde yazılı sözleşme yapmayı düşünseniz, bu güven ilişkisini zedelemez mi?”

- “Bazen bağış sadece mal devri değil, aynı zamanda bir bağ kurma şeklidir.”

Yani kadın bakışında empati ve ilişkisel değerler öne çıkıyor. Hukuki koruma ikinci planda kalıyor; öncelik insanların birbirine duyduğu güven.

[color=]Yazılı Olmazsa Ne Olur?[/color]

Burada kritik soru şu: Yazılı olmasa bağış geçersiz mi?

- Büyük mallarda (örneğin ev, arsa, araba) yazılı sözleşme şart. Aksi halde bağış hukuken yok sayılıyor.

- Küçük hediyelerde ise şekil aranmaz. Çünkü kimse “çocuğuma bisiklet aldım, sözleşmesini imzalatmadım” diye mahkemeye gitmez.

Bu ayrım aslında hayatın akışına uygun. Ama yine de belirsizlik yaratıyor. Çünkü neyin “küçük”, neyin “büyük” olduğu tartışmalı.

[color=]Eleştirel Bir Bakış[/color]

Benim eleştirim şu: Bağış gibi karşılıksız bir eylemi şekle bağlamak, insan ilişkilerini mekanikleştiriyor. Elbette büyük mallarda kanıt için yazılı olması mantıklı. Ama işin özü şu değil mi? Bağış, karşılıksız, gönülden yapılan bir eylem. Bunu bürokrasiye mahkûm etmek biraz ironik.

Öte yandan hayatın gerçekleri de var. Miras davalarına bakın: Kardeşler arasında “babam sana bağışlamıştı” tartışması yüzünden senelerce süren davalar oluyor. Bu açıdan bakınca yazılı sözleşme şartı mantıklı geliyor. Yani bir yanıyla mantıklı, bir yanıyla fazla resmi.

[color=]Toplumsal Etkiler[/color]

İşin ilginç tarafı, yazılı bağış sözleşmesi konusunun toplumdaki güven ilişkilerini de etkiliyor olması.

- Erkekler için bağışın yazılı olması, stratejik bir güvence.

- Kadınlar içinse yazılı hale getirmek, ilişkilerde samimiyeti azaltan bir adım.

Toplumda bu iki bakışın çatışması, aile içi ilişkilerde bile hissediliyor. Bir baba kızına evini bağışlarken sözleşme imzalatırsa, “bana güvenmiyor musun?” duygusu oluşabiliyor.

[color=]Tarihsel Perspektif[/color]

Osmanlı döneminde bağış (hibe) kavramı vardı ama çoğu zaman sözlü yapılırdı. Güven toplumsal bağlardan gelirdi. Modern devlet düzeninde ise yazı ve belge ön plana çıktı. Bu da aslında toplumların güveni kişilerden devlet kurumlarına kaydırmasıyla ilgili.

Bugün hâlâ tartışma şu: Biz birbirimize mi güveneceğiz, yoksa belgelere mi?

[color=]Geleceğe Dair Sorular[/color]

- Sizce gelecekte bağış sözleşmeleri tamamen dijitalleşir mi? Yani “bir tıkla bağış” dönemi mi geliyor?

- Blockchain teknolojisiyle, sözlü bağış bile kayda geçirilebilir mi?

- İnsan ilişkileri daha da resmileşirse, bağışın manevi değeri azalır mı?

- Sizce aile içinde yazılı bağış sözleşmesi yapılmalı mı, yoksa bu güveni zedeler mi?

[color=]Son Söz[/color]

Bağış sözleşmesinin yazılı olması meselesi, sadece hukuki bir tartışma değil; aynı zamanda toplumsal değerlerimizin, güven anlayışımızın ve ilişkilerimizin de aynası.

Bir yanda erkeklerin stratejik, çözüm odaklı yaklaşımı; diğer yanda kadınların empati ve ilişki merkezli bakışı… Bence ikisi de haksız değil. Ama sorulması gereken asıl soru şu: Bağışı kağıda mı, kalbe mi yazacağız?

Peki siz ne düşünüyorsunuz? Sizce bağış sözleşmesi yazılı olmak zorunda mı, yoksa güven ilişkisi yeterli mi?

---

İstersen bu yazıya bir de “mahkeme örnekleri” üzerinden kısa bir bölüm ekleyebilirim. İlgini çeker mi?
 
Üst