Sadakatsizlik ve Kıskançlık Kıskançlık derinlemesine incelendiğinde kökenini erken çocukluk periyodundan ergenliğe kadar uzanan kişinin ferdî dinamikleriyle yakından ilgili bir histir.çocukluğunda yaşadığı yetersizlik ve değersizlik hislerine gecikmeli bir reaksiyon olarak da kendini gösterebilir. bu biçimde bakıldığında kişinin kendilik kıymeti ve ego gücüyle de çok temaslı olduğu görülüyor.
Birey ortasında yaşadığı sosyo kültürel etrafta kıskançlık ve aldatma olaylarına verilen verilen reaksiyonlar denetlenir. Birey ortasında yaşadığı toplumun ortasında öğrendiği kurallar mucibince kıskanmayı öğrenir. Yakın ebeveynlerini yada rol model aldığı bireyleri seçici içselleştirme yoluyla kıskançlık tavrını öğrendiği gözlemlenir.
Şu soruyu kendi ilgimize sormak yanlışsız olacaktır. ‘ihanet mi bağlantıyı bu hale getirmiştir yoksa gitmeyen ilgi mi ihanete kapı açmıştır.’ Buradaki tutumumuz bu durumun niye ortaya çıktığını anlamaya çalışmak olmalıdır. Fakat bu türlü ziyan bakılırsan bağlantı bir daha yapılandırma ile geliştirilebilir. Olağan ki bir daha yapılandırılmalı mıdır? Sorusu birinci akla gelen sorulardan . Bu kişisel tercihlere kalmış bir durumdur. Biroldukça alaka aldatma ve kıskançlık sorunsalıyla son bulsa da bu problemle karşılaşan ve yardım alan çiftler ilgilerinin daha doyumlu hale geldiğini söz etmektedirler. Bunun niçini ise sıkıntıların saptanıp üzerinde çalışılması ve biliş sistemlerinin değiştirilip esneklik kazandırılmasıdır. Bağlantılardaki beklentiler ve bağlantıyı yıpratan faktörler incelenip niçinleri araştırılıp anlaşıldığında daha uygun kavranacaktır.
Toplumda seven insan kıskanır yargısı jenerasyondan nesile aktarılıyor. Kıskançlık yaşayan kişi yaşadığı ağır hissin açıklamasını seviyorum diye yapabiliyor. Yapılan araştırmalar sevginin kıskançlıkla irtibatının pek düşük olduğu saptanmıştır. bu biçimde iki epey kuvvetli hissin bir ortada olmasının bir ortada olması çok zordur.
Ağır kıskançlık yaşayan insanlara baktığımızda bu durumu bağlantılarını gözetici ve sahip çıkıcı bir yolu olarak sahip çıkmaktadırlar. Alakayı müdafaanın yolu paylaşım , anlayış ve özveriden geçer. Lakin kıskanç bireyler bunu küserek ,takip ederek ve tehdit ederek ve güç kullanarak yapmaya çalışırlar.Tehdit ya da baskıyla karşıdaki kişinin sevgisi artmaz.sadakat tehditle değil sevgiyle kazanılan bir durumdur. Bu baskı arttıkça partnerin uzaklaşmasına yada durumu kurtarmak için bir palavradan başkasına sürüklenmesine sebep olur. Kıskanç bireyler hem de her ortamda rekabet edecek birini bulurlar. Kişi kendisini birilerinden üstün görür ya da birilerinden daha aşağıda hissetme eğiliminde olur. Buradaki sorun rekabet edeceği şahısta değil bireyin kendi dinamiği ve kendi güvensizliği ile ilgilidir.kişi bulunduğu ortamda ilan ettiği rakibi yense de içsel düzenek değişmediğinde tekrar birini bulup kendini yorucu bir savaşın içine sokacaktır.
Kıskançlık incelendiğinde bayanların duygusal adamların ise cinsel aldatmaya yönelik daha fazla denetim ettikleri gözlenmiştir. Kıskançlığın niçinlerine değinecek olursak evvela bireylerin kendi özüne yönelik güvensizlik yetersizlik ve düşük benlik hürmetini etkilemekte ve kıskançlık hissinin temelini oluşturmaktadır. Öteki bir faktörde kişinin geçmiş münasebetlerinde terk edilmeyi hayatış olması ve durumun bireyde derin güvensizlik hislerini tetiklemiş olması yatıyor. Bu bireyler terk edilmekten çok korkarlar. Ekseriyetle tutarsız ani çıkışları , öfke patlamaları olan bakım verenlerle büyümüş olan bireylerde inançlı bağlanmayı kesintiye uğratan yaşantılara maruz kalma bu durumu arttıran faktörler içindedır.
Kıskançlığın tahlili için bu hissin farkında olmaları gerekmektedir. Unutmamak gerekir ki bağlarda sorun kıskançlıktan daha epeyce ona verilen yansılarda yatmaktadır. Kişinin evvela kanıları kararında doğan bu davranışlarının kıymetlendirilmesi gerektirmektedir. Kıskançlık sevginin sevginin değerlendirilmesinde bir ölçüt değildir. Bu yargının bir an evvel değiştirilmesi gerekmektedir.
Şayet sevdiğinizi ve sevildiğinizi göstermek istiyorsanız bunu kıskançlık yoluyla değil direkt olumlu tavırlarla göstermeniz daha sağlıklı ve doyurucu olacaktır.
Birey ortasında yaşadığı sosyo kültürel etrafta kıskançlık ve aldatma olaylarına verilen verilen reaksiyonlar denetlenir. Birey ortasında yaşadığı toplumun ortasında öğrendiği kurallar mucibince kıskanmayı öğrenir. Yakın ebeveynlerini yada rol model aldığı bireyleri seçici içselleştirme yoluyla kıskançlık tavrını öğrendiği gözlemlenir.
Şu soruyu kendi ilgimize sormak yanlışsız olacaktır. ‘ihanet mi bağlantıyı bu hale getirmiştir yoksa gitmeyen ilgi mi ihanete kapı açmıştır.’ Buradaki tutumumuz bu durumun niye ortaya çıktığını anlamaya çalışmak olmalıdır. Fakat bu türlü ziyan bakılırsan bağlantı bir daha yapılandırma ile geliştirilebilir. Olağan ki bir daha yapılandırılmalı mıdır? Sorusu birinci akla gelen sorulardan . Bu kişisel tercihlere kalmış bir durumdur. Biroldukça alaka aldatma ve kıskançlık sorunsalıyla son bulsa da bu problemle karşılaşan ve yardım alan çiftler ilgilerinin daha doyumlu hale geldiğini söz etmektedirler. Bunun niçini ise sıkıntıların saptanıp üzerinde çalışılması ve biliş sistemlerinin değiştirilip esneklik kazandırılmasıdır. Bağlantılardaki beklentiler ve bağlantıyı yıpratan faktörler incelenip niçinleri araştırılıp anlaşıldığında daha uygun kavranacaktır.
Toplumda seven insan kıskanır yargısı jenerasyondan nesile aktarılıyor. Kıskançlık yaşayan kişi yaşadığı ağır hissin açıklamasını seviyorum diye yapabiliyor. Yapılan araştırmalar sevginin kıskançlıkla irtibatının pek düşük olduğu saptanmıştır. bu biçimde iki epey kuvvetli hissin bir ortada olmasının bir ortada olması çok zordur.
Ağır kıskançlık yaşayan insanlara baktığımızda bu durumu bağlantılarını gözetici ve sahip çıkıcı bir yolu olarak sahip çıkmaktadırlar. Alakayı müdafaanın yolu paylaşım , anlayış ve özveriden geçer. Lakin kıskanç bireyler bunu küserek ,takip ederek ve tehdit ederek ve güç kullanarak yapmaya çalışırlar.Tehdit ya da baskıyla karşıdaki kişinin sevgisi artmaz.sadakat tehditle değil sevgiyle kazanılan bir durumdur. Bu baskı arttıkça partnerin uzaklaşmasına yada durumu kurtarmak için bir palavradan başkasına sürüklenmesine sebep olur. Kıskanç bireyler hem de her ortamda rekabet edecek birini bulurlar. Kişi kendisini birilerinden üstün görür ya da birilerinden daha aşağıda hissetme eğiliminde olur. Buradaki sorun rekabet edeceği şahısta değil bireyin kendi dinamiği ve kendi güvensizliği ile ilgilidir.kişi bulunduğu ortamda ilan ettiği rakibi yense de içsel düzenek değişmediğinde tekrar birini bulup kendini yorucu bir savaşın içine sokacaktır.
Kıskançlık incelendiğinde bayanların duygusal adamların ise cinsel aldatmaya yönelik daha fazla denetim ettikleri gözlenmiştir. Kıskançlığın niçinlerine değinecek olursak evvela bireylerin kendi özüne yönelik güvensizlik yetersizlik ve düşük benlik hürmetini etkilemekte ve kıskançlık hissinin temelini oluşturmaktadır. Öteki bir faktörde kişinin geçmiş münasebetlerinde terk edilmeyi hayatış olması ve durumun bireyde derin güvensizlik hislerini tetiklemiş olması yatıyor. Bu bireyler terk edilmekten çok korkarlar. Ekseriyetle tutarsız ani çıkışları , öfke patlamaları olan bakım verenlerle büyümüş olan bireylerde inançlı bağlanmayı kesintiye uğratan yaşantılara maruz kalma bu durumu arttıran faktörler içindedır.
Kıskançlığın tahlili için bu hissin farkında olmaları gerekmektedir. Unutmamak gerekir ki bağlarda sorun kıskançlıktan daha epeyce ona verilen yansılarda yatmaktadır. Kişinin evvela kanıları kararında doğan bu davranışlarının kıymetlendirilmesi gerektirmektedir. Kıskançlık sevginin sevginin değerlendirilmesinde bir ölçüt değildir. Bu yargının bir an evvel değiştirilmesi gerekmektedir.
Şayet sevdiğinizi ve sevildiğinizi göstermek istiyorsanız bunu kıskançlık yoluyla değil direkt olumlu tavırlarla göstermeniz daha sağlıklı ve doyurucu olacaktır.