Milli Irade Ne Zaman Kuruldu ?

Bahar

New member
\Milli İrade Ne Zaman Kuruldu?\

Milli irade, halkın egemenliğini ve kendi kaderini tayin etme hakkını ifade eden temel bir kavramdır. Bu kavram, özellikle modern demokrasilerde, halkın siyasi iradesinin belirleyici olduğu yönetim biçimlerini tanımlamak için kullanılır. Türkiye’de milli irade, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet’in ilanıyla şekillenmiş, halkın iradesini yansıtan bir yönetim anlayışı olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Peki, milli irade ne zaman kuruldu? Türkiye’de milli iradenin oluşumu, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinden itibaren bir süreç içerisinde gerçekleşmiştir.

\Milli İrade Kavramının Tarihsel Arka Planı\

Milli irade, halkın egemenliğine dayalı bir yönetim biçimi olarak en çok, Fransız İhtilali sonrasında Avrupa'da şekillenen modern demokratik düşüncelerle özdeşleşmiştir. Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nda da benzer bir anlayış zaman zaman gelişmeye başlamıştır. Osmanlı'da, halkın iradesini daha fazla yansıtan uygulamalar ve kurumlar kurma çabaları, Tanzimat ve Islahat Fermanları gibi reformlarla başlamış, ancak halkın doğrudan yönetime katılabileceği bir sistemin kurulması mümkün olmamıştır. Osmanlı'da halkın iradesini temsil eden bir yapının kurulması, ancak 19. yüzyılın sonlarına doğru mümkün olabilmiştir.

\Osmanlı'da Milli İrade ve Meclis-i Mebusan\

Osmanlı İmparatorluğu'nda halkın temsil hakkı, ilk olarak 1876’da ilan edilen Kanun-i Esasi ile bir ölçüde tanınmıştır. Kanun-i Esasi, Osmanlı'da parlamenter sisteme geçişin ilk adımlarından biri olarak kabul edilebilir. Bu dönemde kurulan Meclis-i Mebusan, halkın belirli bir kesiminin temsil hakkını tanımış olsa da, gerçek anlamda halkın egemenliğine dayalı bir sisteme geçiş henüz sağlanamamıştır. Meclis-i Mebusan, halkın iradesini belirli bir ölçüde yansıtsa da, Osmanlı İmparatorluğu’nun monarşik yapısı bu iradenin etkili olmasını engellemiştir.

\Milli İrade ve Kurtuluş Savaşı\

Türkiye’de milli iradenin tam anlamıyla kurulduğu dönüm noktası ise, Kurtuluş Savaşı’dır. 1919 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkarak başlattığı Kurtuluş Savaşı, halkın iradesini belirleyecek en önemli sürecin başlangıcıdır. Osmanlı İmparatorluğu’nun işgal altında olduğu ve padişahın halkı temsil etmekte yetersiz kaldığı bu dönemde, halkın iradesi ve özgürlüğü için bir direniş hareketi başlamıştır. Bu dönemde halk, yalnızca işgalcilere karşı savaşmakla kalmamış, aynı zamanda kendi egemenliğini elde etmek amacıyla da hareket etmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk, Anadolu’da bağımsızlık mücadelesi verirken halkın iradesini yansıtan bir yönetim anlayışını da hayata geçirmek amacıyla çalışmalara başlamıştır. 23 Nisan 1920’de Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) kurulmuş, bu meclis halkın egemenliğine dayanan ilk resmi meclis olarak tarihe geçmiştir. TBMM, halkın iradesini doğrudan yansıtan bir yönetim organı olarak, İstanbul’daki padişah yönetiminden bağımsız bir şekilde, ülkenin geleceğini belirleme yetkisini elinde bulundurmuştur.

\Milli İradeye Dayalı Cumhuriyet’in Kuruluşu\

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu, milli iradenin en güçlü şekilde ortaya çıktığı dönüm noktalarından biridir. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte, halkın egemenliği anayasal bir düzende kalıcı hale gelmiştir. Atatürk, Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte halkın egemenliğine dayanan bir yönetim biçimi kurmuş ve bu yönetim biçimi, aynı zamanda padişahın mutlak egemenliğine karşı halkın egemenliğini savunmuştur. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte, Türkiye’deki siyasi düzen, halkın iradesini en üst düzeyde temsil eden bir yapıya kavuşmuştur.

Bu dönemde TBMM, halkın iradesini en doğru şekilde yansıtan bir meclis olarak kabul edilmiştir. Atatürk, halkın iradesini temsil eden en önemli organın TBMM olduğunu vurgulamış ve bu meclisin her kararının halkın egemenliğini esas aldığını belirtmiştir.

\Milli İrade ve Demokrasi\

Milli irade, Türk demokrasisinin temel taşlarından biridir. 1950 yılında yapılan çok partili seçimler ve Demokrat Parti’nin iktidara gelmesi, Türkiye’de halkın iradesinin belirleyici bir güç olduğunu kanıtlamıştır. Bu dönemde halk, partiler aracılığıyla kendi iradesini dile getirmiş ve seçimlerle yönetimi belirlemiştir. Türkiye’deki çok partili siyasi hayat, halkın iradesinin sürekli olarak geçerli olduğu ve siyasetin bu iradeye dayandığı bir dönemin başlangıcını işaret eder.

Ancak, milli irade ve demokrasi arasındaki ilişki bazen zorlu süreçlerden geçmiştir. 1960, 1980 ve 1997 gibi askeri müdahaleler, halkın iradesini belirleyen süreçleri kesintiye uğratmış ve demokrasinin işlerliğini zayıflatmıştır. Bu tür müdahaleler, milli iradenin her zaman etkili bir şekilde işlemediğini göstermiştir.

\Milli İrade ve Anayasalar\

Türkiye’de milli iradenin en temel belgelerinden biri, 1982 Anayasası’dır. 1982 Anayasası, halkın iradesini teminat altına alırken, demokrasiye olan bağlılığını da ifade etmiştir. Anayasalar, halkın egemenliğini yansıtan en önemli belgelerdir ve Türkiye’de milli iradenin hangi temeller üzerine kurulduğunu en net şekilde ortaya koyan metinlerdir.

1982 Anayasası, Türk milletinin egemenliğini ve özgürlüğünü sağlamaya yönelik bir mekanizma olarak işlemiştir. Bugün Türkiye’deki siyasi düzen, halkın iradesini en yüksek seviyede temsil etmeyi amaçlamaktadır. Yine de, anayasal sistemin işlemesi ve milli iradenin tam olarak hayata geçirilmesi için halkın bilinçli katılımı büyük önem taşımaktadır.

\Sonuç: Milli İrade ve Halkın Egemenliği\

Milli irade, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda ve demokratik sürecin her aşamasında en temel değerlerden biri olmuştur. Atatürk’ün öncülüğünde kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi, milli iradeyi yansıtan ilk yapı olarak tarihe geçmiştir. Bugün Türkiye’de halkın iradesi, seçimlerle ve demokratik yollarla en yüksek seviyede temsil edilmektedir. Milli irade, halkın özgürlüğünü ve egemenliğini garanti altına alan bir anlayış olarak, Türk demokrasisinin temel direği olmaya devam etmektedir.

Milli irade, her zaman halkın egemenliğini savunmuş ve bu anlayış, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel yapı taşlarından biri olmuştur. Bu kavram, halkın kendisini ifade etme ve yönetme hakkını elinde bulunduran bir sistemin temelini oluşturmuştur. Her ne kadar zorlu dönemler yaşanmış olsa da, Türkiye’de milli iradenin kurulması ve halkın egemenliğinin kabul edilmesi, ülkenin modernleşme sürecinin en önemli adımlarından biridir.
 
Üst