Metropoll Türkiye’nin Nabzı Mayıs 2021 anketinden bir kesim daha açıklayan Özer Sencar, bu sefer pandemi dayanaklarının yeterliliğini sorguluyor. Anket kararı çarpıcı. Halkın %69,2’si Erdoğan hükümetinin son bir yıllık sıkıntı salgın kurallarında verilen dayanakların yetersiz olduğunu düşünüyor.
AKP’liler ortasında bu oran %48 ile en yüksek düzeyde. Akabinde MHP’liler %34,4 ile pandemi dayanaklarının kâfi olduğunu düşünüyor. DÜZGÜN Partililerde bu oran %5,6, CHP’liler içinde %5,3 ve HDP’liler içinde %0,6.
Hatırlanacağı üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan en son TRT programında AKP-MHP hükümetinin verdiği pandemi dayanaklarının dünyaya kıyasla yüksekliğinden bahsetmişti. “Likidite şampiyonu” olarak isimlendirmişti.
Erdoğan bu argümanını IMF’nin Mali İzleme Raporu’nda yazan “salgın sürecinde Türkiye, G20’nin yükselen ekonomileri içinde GSYH’sine oranla (%9,4) en çok likidite takviyesi sağlayan ülke olduğu” notuna dayandırıyor.
Uğur Gürses’in son makalesinde anlattığı üzere:
“Türkiye’nin verdiği direkt takviye ölçüsü IMF tablolarında, sıhhat dışı ödemelerde 10 milyar dolar, yani GSYH’nın yüzde 1.5’i olarak yer alıyor. İkinci kümede, yani kredi kolaylıkları, garantiler ve likidite takviyelerinde ise 67 milyar dolar (GSYH’nın 9.4’ü) olarak yer almış. Pekala bu ikinci kümede bu kadar yüksek olan ‘destek’ nedir? Doğal ki kamu bankalarının piyasaya pompaladığı yaklaşık 350 milyar TL kredi ile KGF’nin ek verdiği 118 milyar TL’lik kefalet. İşte Ankara’nın öne çıkardığı ve “devleri geride bıraktığı” tezinde olan kalem bu.”
Özetle, Metropoll’ün anket sonuçları verilen epey düşük direkt takviyelerin halk içindeki memnuniyetsizliği birebir yansıtmakta.
AKP’liler ortasında bu oran %48 ile en yüksek düzeyde. Akabinde MHP’liler %34,4 ile pandemi dayanaklarının kâfi olduğunu düşünüyor. DÜZGÜN Partililerde bu oran %5,6, CHP’liler içinde %5,3 ve HDP’liler içinde %0,6.
Hatırlanacağı üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan en son TRT programında AKP-MHP hükümetinin verdiği pandemi dayanaklarının dünyaya kıyasla yüksekliğinden bahsetmişti. “Likidite şampiyonu” olarak isimlendirmişti.
Erdoğan bu argümanını IMF’nin Mali İzleme Raporu’nda yazan “salgın sürecinde Türkiye, G20’nin yükselen ekonomileri içinde GSYH’sine oranla (%9,4) en çok likidite takviyesi sağlayan ülke olduğu” notuna dayandırıyor.
Uğur Gürses’in son makalesinde anlattığı üzere:
“Türkiye’nin verdiği direkt takviye ölçüsü IMF tablolarında, sıhhat dışı ödemelerde 10 milyar dolar, yani GSYH’nın yüzde 1.5’i olarak yer alıyor. İkinci kümede, yani kredi kolaylıkları, garantiler ve likidite takviyelerinde ise 67 milyar dolar (GSYH’nın 9.4’ü) olarak yer almış. Pekala bu ikinci kümede bu kadar yüksek olan ‘destek’ nedir? Doğal ki kamu bankalarının piyasaya pompaladığı yaklaşık 350 milyar TL kredi ile KGF’nin ek verdiği 118 milyar TL’lik kefalet. İşte Ankara’nın öne çıkardığı ve “devleri geride bıraktığı” tezinde olan kalem bu.”
Özetle, Metropoll’ün anket sonuçları verilen epey düşük direkt takviyelerin halk içindeki memnuniyetsizliği birebir yansıtmakta.