Felsefede öznellik nedir ?

Bahar

New member
**Felsefede Öznellik: Kimdir, Ne İster, Nerede Bulunur?**

Merhaba arkadaşlar! Bugün çok derin ve bir o kadar da karmaşık bir konuyu ele alacağım: Felsefede **öznellik**. Aslında, her birimizin yaşamında önemli bir yeri olan, ama üzerine çok düşünmediğimiz bir kavram. Öznellik ne demek? Hangi düşünürler bu kavramı ele almış? Gerçekten de bizim, kişisel algılarımızla şekillenen dünyamızda öznellik, her şeyin temeli olabilir mi? Hadi bunu tartışalım!

Hepimiz kendi dünyamıza sahip olduğumuza göre, öznellik dediğimiz şey, aslında bizi biz yapan şeyin ta kendisi olmalı değil mi? Ama öznellik sadece bir "ben" olma durumu mu? Gelin, bu konuda biraz kafa yoralım.

---

**Öznellik: Kişisel Algılarımızın Temeli**

Felsefede öznellik, bir şeyin ya da bir deneyimin tamamen bireysel bir bakış açısına dayanmasıdır. Yani, her birimizin yaşadığı deneyimler, hisler ve algılar öznellik üzerinden şekillenir. Klasik felsefi tartışmalarda öznellik, öznenin dünyayı nasıl deneyimlediği, yani kendi içsel algıları ve duygusal yanıtları ile dünyayı nasıl kavradığı üzerine yoğunlaşır. Kant’ın “fenomen” anlayışından, Descartes’ın “Cogito, ergo sum” (Düşünüyorum, o halde varım) felsefesine kadar, öznellik hep bir biçimde gündeme gelmiştir.

İnsanın dünyayı nasıl algıladığı, kişinin bireysel tecrübelerine ve duygusal durumlarına dayanır. Bir başka deyişle, dünya bizim bakış açımıza göre şekillenir. Bu, her bir insanın gerçeklik algısının farklı olduğunu ve bir şeyin "gerçek" olmasının, aslında tamamen öznenin bakış açısına bağlı olduğunu gösterir.

Öznellik, yalnızca kişisel algıları değil, aynı zamanda toplumsal bağlamda da önemli bir yere sahiptir. Her insanın toplumla olan ilişkisi ve sosyal çevresi, onun öznelliğini şekillendirir. Burada devreye toplumsal cinsiyet, sınıf ya da ırk gibi faktörler girer ve kişinin dünyaya bakışı üzerinde büyük etkiler yaratır. Kişinin öznelliği, yalnızca bireysel değil, toplumsal yapılarla şekillenen bir kavramdır.

---

**Erkeklerin Stratejik ve Çözüm Odaklı Yaklaşımı**

Erkeklerin öznellik anlayışına genellikle daha stratejik bir açıdan yaklaşabileceğimizi söyleyebiliriz. Erkekler, öznellik kavramını daha çok bireysel deneyimler üzerinden çözümleme eğilimindedirler. Örneğin, “Öznellik, benim dünyaya bakış açım, bir çözüm yolu ya da somut bir problem gibi ele alınmalıdır” diyebilirler. Yani, erkekler için öznellik, dış dünyayı algılayış biçiminden ziyade, çözülmesi gereken bir konu gibi olabilir.

Felsefede öznelliği çözmeye çalışırken, erkeklerin genellikle çözüm odaklı yaklaşmaları, onları daha soyut bir düşünme tarzına götürebilir. Örneğin, Jean-Paul Sartre’ın varoluşçuluğu, insanın özgürlüğünü ve bireysel seçimlerini öne çıkarır. Sartre’a göre, öznellik, bireyin kendi varlığını ve kimliğini yaratabilme kapasitesine dayanır. Burada, öznelliği kontrol edebilme yetisi ve stratejik bir bakış açısıyla kendi hayatını yönlendirebilme vurgusu vardır.

Stratejik bakış açısıyla, erkekler genellikle "benim öznelliğimle ilgili ne yapabilirim?" sorusuna odaklanırlar. Onlar, bu bireysel bakış açısının ne gibi somut sonuçlar doğuracağına daha çok odaklanırlar. Öznellik, bir anlamda bir proje ya da çözülmesi gereken bir problemi ifade eder.

---

**Kadınların Empatik ve İlişkisel Bakış Açısı**

Kadınların öznellik konusuna yaklaşımı ise genellikle daha empatik ve toplumsal bağlamda ilişkilidir. Kadınlar için, öznellik yalnızca bir "ben" değil, aynı zamanda "biz" anlamına gelir. Kadınlar, bireysel deneyimlerinin ötesinde, başkalarının algılarını ve duygusal durumlarını da önemserler. Bu, öznelliğin yalnızca kişisel bir durum olmadığını, toplumsal ve duygusal bir bağlamda da şekillendiğini vurgular.

Kadınların, öznelliği genellikle daha duygusal bir düzeyde yaşadıklarını söyleyebiliriz. Örneğin, öznellik bir bakış açısı olmaktan çok, “bütünsel bir deneyim” olarak algılanır. Bunu, öznelliğin yalnızca bireysel bir çıkar değil, toplumsal anlamda da daha geniş bir etkileşimi ifade ettiğini düşünerek değerlendirebiliriz. Toplumsal cinsiyetin de etkisiyle, kadınlar öznelliği daha çok başkalarıyla olan ilişkiler içinde kurar ve yaşarlar.

Simone de Beauvoir’ın feminizm anlayışında, kadınların öznelliklerini nasıl algıladıkları ve toplumla ilişkilerinin ne şekilde şekillendiği çok önemlidir. Kadınlar, kendilerini genellikle toplumun onlara yüklediği roller ve beklentilerle şekillendirirler. Bu da, öznelliğin yalnızca bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk olduğunu gösterir.

---

**Öznelliğin Toplumsal ve Kültürel Yansımaları**

Öznellik, sadece bireysel bir mesele değildir; aynı zamanda toplumsal ve kültürel bir mesele olarak da ele alınmalıdır. Bugün, öznellik kavramı, sadece felsefi bir tartışma olmaktan çıkmış, birçok farklı sosyal ve kültürel bağlamda da geniş bir yankı bulmuştur. Örneğin, toplumsal cinsiyet, sınıf, ırk ve etnik kimlik gibi faktörler, bir kişinin dünyayı nasıl algıladığını, öznelliğini nasıl şekillendirdiğini belirler. Bu bakımdan, öznellik bir anlamda kimlik inşası ve güç dinamiklerinin bir yansımasıdır.

Felsefi anlamda, öznellik üzerine yapılan tartışmalar, özellikle postmodern düşünürler tarafından eleştirilmiştir. Michel Foucault’nun “güç ve bilgi” arasındaki ilişkiyi irdeleyen çalışmaları, öznelliğin toplumsal yapılarla ve iktidar ilişkileriyle nasıl şekillendiğini açıkça gösterir. Öznellik, aslında bir tür “toplumsal yapının” yansımasıdır.

---

**Tartışmaya Açık Sorular: Sizce Öznellik Nedir?**

Şimdi, merak ediyorum… Öznellik, sadece bir bireysel deneyim midir, yoksa toplumun ve ilişkilerimizin şekillendirdiği bir yapıya mı dönüşür? Kadınların empatik bakış açısı ile erkeklerin çözüm odaklı bakış açısı arasındaki farklar, öznelliği nasıl etkiler? Öznellik, bizleri tanımlayan bir "ben" olmaktan öte, toplumsal yapıları ve güç dinamiklerini yansıtan bir şey mi? Sizce bu ikisini dengelemek mümkün mü?

Tartışmaya açıyorum! Yorumlarınızı bekliyorum!
 
Üst