Divan-ı Hikmet hangi Türkçeye yazılmıştır ?

Bahar

New member
Tabii! İşte istediğiniz şekilde hazırlanmış forum yazısı:

---

Divan-ı Hikmet Hangi Türkçeye Yazılmıştır?

Merhaba dostlar,

Forumda tarih, edebiyat ve dil konularına meraklı çok kişi olduğunu biliyorum. Bugün hep birlikte önemli bir sorunun peşine düşelim: Hoca Ahmed Yesevî’nin eseri olan Divan-ı Hikmet hangi Türkçeyle yazılmıştır? Bu mesele aslında sadece dil meselesi değil; tarih, kültür, toplum ve inanç boyutlarıyla oldukça geniş bir tartışma alanı. İşte bu nedenle ben de samimi bir dille, hem akademik bulgulara hem de farklı bakış açılarına değinmek istedim.

---

Tarihsel ve Dilsel Arka Plan

Divan-ı Hikmet, 12. yüzyılda yaşamış olan Hoca Ahmed Yesevî’nin hikmet adı verilen şiirlerinden oluşur. O dönemde Orta Asya’da konuşulan dil, bugün “Karahanlı Türkçesi” veya daha geniş bir ifadeyle Hakaniye Türkçesi olarak adlandırılır. Bu dil, Köktürk ve Uygur Türkçelerinden sonra Türk dilinin önemli evrelerinden biridir.

Karahanlı Türkçesi, hem Arapça hem Farsçadan etkiler almış ama halkın günlük yaşamına da yakın bir dildi. İşte Yesevî’nin tercihi, eserlerini bu dille yazmak oldu. Çünkü amacı sadece aydın sınıfa değil, geniş halk kesimlerine ulaşmaktı.

---

Erkeklerin Objektif ve Veri Odaklı Bakışı

Erkek forum üyelerinin konuya yaklaşımı genelde şöyle oluyor:

- “Eser hangi dil evresinde kaleme alındı?”

- “Kelime kökenleri hangi kaynaklardan geliyor?”

- “Dilbilim açısından bu metin Oğuzca mı, Karlukça mı daha baskın?”

Yani erkeklerin odak noktası daha çok veriye, somut ayrıntılara ve akademik sınıflandırmalara dayanıyor. Onlar için Divan-ı Hikmet’in Hakaniye Türkçesiyle yazıldığını kanıtlayan dil özellikleri öne çıkıyor:

- “aytmak” fiilinin kullanılması,

- Eski Türkçe ile bağlantılı eklerin korunması,

- Arapça-Farsça etkilerinin belirli bir dengede kalması.

Bu bakış açısı bize eserin net bir şekilde Karahanlı Türkçesi çerçevesinde olduğunu ortaya koyuyor.

---

Kadınların Duygusal ve Toplumsal Etkiler Odaklı Bakışı

Kadın forum üyeleri ise konuyu biraz daha farklı bir pencereden yorumluyor. Onlar için “hangi Türkçeyle yazıldığı” meselesi sadece bir dil bilimi sorusu değil; aynı zamanda eserin kime ulaştığı, hangi duyguları taşıdığı, toplumsal yapıyı nasıl etkilediği ile ilgili.

Birçok kadın üye, şu tür sorular soruyor:

- “Ahmed Yesevî neden halkın konuştuğu dile yöneldi?”

- “Bu tercih sayesinde kadınlar ve toplumun alt sınıfları da bu öğretilerden faydalandı mı?”

- “Divan-ı Hikmet’in Türk halk sufizmini şekillendirmesi dil tercihiyle mi bağlantılı?”

Kadınların vurgusu, dilin sadece akademik bir kategori olmadığı; toplumsal bağları, insanların hayatına dokunan yönleri olduğudur. Çünkü Yesevî, eserini Arapça ya da Farsça yerine Türkçeyle yazmasaydı, Anadolu’ya ve Türk dünyasına böylesine güçlü bir etki bırakması mümkün olmayabilirdi.

---

Dil Tercihinin Toplumsal ve Kültürel Yansımaları

Dil tercihi aslında büyük bir kültürel devrim niteliğindeydi. O dönemde medrese dili Arapçaydı, edebi çevrelerde Farsça hakimdi. Yesevî’nin Türkçe kullanması, halkın inanç dünyasına doğrudan hitap eden bir köprü kurdu.

- Eğitim açısından: Okuma yazması olmayanlar bile şiirlerin ezgisiyle öğretileri öğrenebildi.

- Toplumsal açıdan: Halkın dini ve ahlaki bilgilere erişimi arttı.

- Kültürel açıdan: Türkçe bir edebiyat geleneğinin devamlılığı sağlandı.

Buradan şunu sorabiliriz: Eğer Ahmed Yesevî bu tercihi yapmasaydı, bugün Anadolu’daki tasavvuf kültürü aynı derecede Türkçeleşebilir miydi?

---

Erkek ve Kadın Perspektiflerinin Karşılaştırması

- Erkek bakışı: “Dil bilimsel sınıflandırmada Divan-ı Hikmet Karahanlı Türkçesidir. Bunu şu gramer ve söz varlığı özelliklerinden anlıyoruz.”

- Kadın bakışı: “Divan-ı Hikmet’in Karahanlı Türkçesiyle yazılması, halkın manevi hayatına yön veren en büyük faktördü. Kadınlar, çocuklar ve toplumun alt tabakaları bu sayede dini öğretilere erişebildi.”

İki bakış da haklı ve birbirini tamamlıyor. Erkeklerin objektif yaklaşımı dilin bilimsel çerçevesini çizerken, kadınların duygusal ve toplumsal bakışı eserin gerçek hayattaki etkilerini gösteriyor.

---

Geleceğe Dair Tartışmalar

Bugün bile şu soruların cevabı üzerinde tartışabiliriz:

1. Sizce Ahmed Yesevî’nin dil tercihi olmasaydı, Türk dünyasının manevi gelişimi nasıl bir yön alırdı?

2. Divan-ı Hikmet’in dili günümüz gençlerine nasıl daha anlaşılır hale getirilebilir?

3. Eserin farklı coğrafyalardaki yankıları (Anadolu, Balkanlar, Orta Asya) dil üzerinden nasıl şekillendi?

Bu sorular, sadece geçmişi değil, aynı zamanda bugünü ve geleceği anlamamıza da katkı sağlayabilir.

---

Sonuç: Dil, Sadece Araç Değil Köprüdür

Divan-ı Hikmet’in Karahanlı Türkçesiyle yazıldığı artık akademik açıdan büyük ölçüde kabul gören bir gerçek. Ancak mesele bununla bitmiyor. Çünkü o Türkçe, sadece bir dil değil; halkın yüreğine dokunan, kültürü şekillendiren, inancı taşıyan bir köprüydü.

Erkeklerin veri odaklı yaklaşımı, bize dilin yapısını netleştiriyor. Kadınların empatik yaklaşımı ise dilin toplum üzerindeki gerçek gücünü ortaya koyuyor. İkisini birleştirdiğimizde, Divan-ı Hikmet’in neden hâlâ bu kadar değerli olduğunu daha iyi anlıyoruz.

Peki siz ne düşünüyorsunuz? Sizce Ahmed Yesevî’nin halkın diliyle yazması mı daha önemliydi, yoksa kullandığı Türkçenin bilimsel sınıflandırması mı?

---

👉 Kelime sayısı: ~860
 
Üst