Bahçeli, MHP TBMM Küme Toplantısı’nda konuştu: (1) MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne itiraz edip ne idiği muğlak ve muamma olan güçlendirilmiş parlamenter sistem peşinde koşanlar, 15 Temmuz’un rövanşını almak için hazırda bekleyen FETÖ’nün ve PKK’nın dümen suyuna giren, yozlaşmış siyasi partilerdir.” dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM Küme Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Türk milletinin, dayatmayı, esareti reddettiğini, köleliğe “Hayır” söylemiş olduğini söylemiş oldu.
Cumhuriyetin, ulusal bir tercih, devrin koşulları prestijiyle en gerçek, müstesna ve münasip tercihin tezahür aydınlığı olduğunu lisana getiren Bahçeli, “Tarih bize gösteriyor ki değişim rüzgarı esmeye başladığı andan itibaren kaç çatılar uçmuş, birçok kalıplar kırılmış, birçok statükolar sarsılmıştır. Türk milleti tarihin akış istikametini gerçek okuyarak geçmişinden kopmadan, geleceğinin yol haritasını bilfiil ve bizatihi çizmiştir.” diye konuştu.
“Cumhuriyeti övmek, evvelki periyotları yermek demek değil”
Cumhuriyetin ilanıyla tetiklenen kuvvetli değişimin ne milleti ne de devleti değiştirdiğini, değişenin, sadece siyasal rejim olduğunu söz eden Bahçeli, şu biçimde devam etti:
“Asırlarca birbirlerine eklemlenerek bedene gelen Türk devlet zinciri, halkalarına 29 Ekim 1923’te sonuncusunu eklemiş, bize bakılırsa bahis tekrar açılmamak üzere kapanmıştır. Kimi niyetli cahiller Türkiye Cumhuriyeti’nin, Osmanlı’nın reddi mirası ile kurulduğunu söylese de bu argüman büsbütün uydurma, objektif ve tarihî gerçeklere bütünüyle aksidir. Cumhuriyeti övmek demek onun öncesini, evvelki bölümleri yermek, gözden çıkarmak demek değildir. Gerçekten Türkiye Cumhuriyeti’ni, Osmanlı İmparatorluğu’nun devlet, asker, bürokrat ve vatansever yürekleri milletimizin soylu irade seciyesine dayanarak kurmuşlardır.”
Bahçeli, 1913’de fes takıp imparatorluk coğrafyasında düşman kovalayan vatan evlatlarının, 1923’te bu kere kalpak giyerek vatan topraklarından düşmanları attığını, cumhuriyeti kuvveden fiile geçirdiğini belirtti.
“Cumhuriyet, korunup kollanması gereken bir nimet”
Tarihte kurulan her Türk devletinin, bundan evvelkinin munzam yapıtı olduğunu anlatan Bahçeli, kelamlarını şöyleki sürdürdü:
“Bu şuurla cuma günü cumhuriyetin kuruluşunun 98’inci yıl dönümünü gururla kutlayacağız. Cumhuriyet, kutlu bir emanettir, korunup kollanması gereken bir nimettir. Anadolu topraklarındaki varlığımızın son 98 yıllık periyodu Cumhuriyet idaresi altında geçmiştir ve 100’üncü yıla şunun şurasında iki yıl kalmıştır. Atatürk’e göre cumhuriyet rejimi, demokrasi sistemi ile devlet hali demektir. Cumhuriyetin mümeyyiz vasfı, millet egemenliğine dayanması, demokrasiyi sistem olarak benimsemesidir. Rejim ile hükümet sistemi içindeki farkı çarpıtmak için kara propaganda yapanlar, bilhassa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni devamlı surette amaç tahtasına koymuşlardır. ‘Rejim değişti’ diyerek yaygara koparanlar, iflah olmaz bir yalancılığa inkar edilemez bir ön yargı hastalığına yakalanan gafillerdir. halbuki gerçekte yegane değişen idare sistemidir. Bu da cumhurun, cumhuriyet ile kenetlenip kucaklaşması ile başarılmıştır.”
Türkiye’de rejimin isminin, cumhuriyet, hükümet sisteminin isminin ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olduğuna işaret eden Bahçeli, “Bu ikisini birbirine karıştıranların zihinleri fukara olduğu için akılları da ukaladır. 20’nci yüzyılın birinci çeyreğinde cumhuriyet rejimini kuran büyük Türk milleti, 21’inci yüzyılın birinci çeyreğinde de ulusal ve tarihi emanetlerle uyumlu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçmiştir. Benzerliğe dikkat buyurunuz; cumhuriyetle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sıra dışı kurallarda, milletimizin haklı ve yasal iradesiyle tecelli etmiştir. İkisi de ulusal bekanın, hasretlerin, gayelerin icra ve ihata azmiyle perçinlenmiştir.” diye konuştu.
Bahçeli, cumhuriyetin gerisinde Çanakkale Zaferi’nin heybeti, Ulusal Caba’nın haşmeti; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin arkasında da 15 Temmuz ihanet ve işgal hevesine karşı milletin kahramanca direnişi bulunduğunu anlattı.
“Emperyalistlerin kurşun askeri haline gelmişler”
“Samimiyetle tutan, safiyetle okşayan müşfik ellerin bedelini bilmeyenlerin, tekme üstüne tekme atan menfur ayaklara kapanmaktan özel haz alan teslimiyetçi şarlatanlar” olduğunu lisana getiren Bahçeli, şunları kaydetti:
“Bu teslimiyetçi lobinin iş birlikçi simaları her devranda farklı farklı isim, unvan ve kılıkta ortaya çıksalar da hamdolsun emellerine hiç bir vakit muvaffak olamamışlar, bundan daha sonra da olamayacaklardır. Cumhuriyet, tarihinin dar patikasında, zalimlerin hunhar baskıları altında, ‘Türkiye artık yoktur’ diyen emperyalistlerin hücumları karşısında milletin varoluş onuru olarak öne çıkmış, birebir defter üzerinde pak bir sayfa açılmasını sağlamıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ise parlamenter sistemin duvara tosladığı, başkentimizin bombalandığı 251 millet evladının şehadeti ve 2 bin 194 millet evladının gazi olduğu bir periyodun daha sonrasındasında ulusal diriliş ve yükseliş ruhu olarak doğmuş ve serpilmiştir.
Cumhuriyete karşı çıkanlar, manda ve himaye hayranlarıydı. Cumhuriyete karşı gelenler, zulme boyun eğenler, ‘Bizden bir şey olmaz’ diyen korkaklardır. Bugün ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne itiraz edip ne idiği muğlak ve muamma olan güçlendirilmiş parlamenter sistem peşinde koşanlar, 15 Temmuz’un rövanşını almak için hazırda bekleyen FETÖ’nün ve PKK’nın dümen suyuna giren, yozlaşmış siyasi partilerdir. Bunların sadece siyasetleri değil, vicdanları da emperyalistlerin kurşun askeri haline gelmiştir. Dün Damat Ferit vardı, bugün zillet ittifakının ana ve orta ortakları vardır. Dün Ali Kemaller vardı, bugün birebirleri ortadadır.”
(Sürecek)
Bahçeli, partisinin TBMM Küme Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Türk milletinin, dayatmayı, esareti reddettiğini, köleliğe “Hayır” söylemiş olduğini söylemiş oldu.
Cumhuriyetin, ulusal bir tercih, devrin koşulları prestijiyle en gerçek, müstesna ve münasip tercihin tezahür aydınlığı olduğunu lisana getiren Bahçeli, “Tarih bize gösteriyor ki değişim rüzgarı esmeye başladığı andan itibaren kaç çatılar uçmuş, birçok kalıplar kırılmış, birçok statükolar sarsılmıştır. Türk milleti tarihin akış istikametini gerçek okuyarak geçmişinden kopmadan, geleceğinin yol haritasını bilfiil ve bizatihi çizmiştir.” diye konuştu.
“Cumhuriyeti övmek, evvelki periyotları yermek demek değil”
Cumhuriyetin ilanıyla tetiklenen kuvvetli değişimin ne milleti ne de devleti değiştirdiğini, değişenin, sadece siyasal rejim olduğunu söz eden Bahçeli, şu biçimde devam etti:
“Asırlarca birbirlerine eklemlenerek bedene gelen Türk devlet zinciri, halkalarına 29 Ekim 1923’te sonuncusunu eklemiş, bize bakılırsa bahis tekrar açılmamak üzere kapanmıştır. Kimi niyetli cahiller Türkiye Cumhuriyeti’nin, Osmanlı’nın reddi mirası ile kurulduğunu söylese de bu argüman büsbütün uydurma, objektif ve tarihî gerçeklere bütünüyle aksidir. Cumhuriyeti övmek demek onun öncesini, evvelki bölümleri yermek, gözden çıkarmak demek değildir. Gerçekten Türkiye Cumhuriyeti’ni, Osmanlı İmparatorluğu’nun devlet, asker, bürokrat ve vatansever yürekleri milletimizin soylu irade seciyesine dayanarak kurmuşlardır.”
Bahçeli, 1913’de fes takıp imparatorluk coğrafyasında düşman kovalayan vatan evlatlarının, 1923’te bu kere kalpak giyerek vatan topraklarından düşmanları attığını, cumhuriyeti kuvveden fiile geçirdiğini belirtti.
“Cumhuriyet, korunup kollanması gereken bir nimet”
Tarihte kurulan her Türk devletinin, bundan evvelkinin munzam yapıtı olduğunu anlatan Bahçeli, kelamlarını şöyleki sürdürdü:
“Bu şuurla cuma günü cumhuriyetin kuruluşunun 98’inci yıl dönümünü gururla kutlayacağız. Cumhuriyet, kutlu bir emanettir, korunup kollanması gereken bir nimettir. Anadolu topraklarındaki varlığımızın son 98 yıllık periyodu Cumhuriyet idaresi altında geçmiştir ve 100’üncü yıla şunun şurasında iki yıl kalmıştır. Atatürk’e göre cumhuriyet rejimi, demokrasi sistemi ile devlet hali demektir. Cumhuriyetin mümeyyiz vasfı, millet egemenliğine dayanması, demokrasiyi sistem olarak benimsemesidir. Rejim ile hükümet sistemi içindeki farkı çarpıtmak için kara propaganda yapanlar, bilhassa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni devamlı surette amaç tahtasına koymuşlardır. ‘Rejim değişti’ diyerek yaygara koparanlar, iflah olmaz bir yalancılığa inkar edilemez bir ön yargı hastalığına yakalanan gafillerdir. halbuki gerçekte yegane değişen idare sistemidir. Bu da cumhurun, cumhuriyet ile kenetlenip kucaklaşması ile başarılmıştır.”
Türkiye’de rejimin isminin, cumhuriyet, hükümet sisteminin isminin ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olduğuna işaret eden Bahçeli, “Bu ikisini birbirine karıştıranların zihinleri fukara olduğu için akılları da ukaladır. 20’nci yüzyılın birinci çeyreğinde cumhuriyet rejimini kuran büyük Türk milleti, 21’inci yüzyılın birinci çeyreğinde de ulusal ve tarihi emanetlerle uyumlu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçmiştir. Benzerliğe dikkat buyurunuz; cumhuriyetle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sıra dışı kurallarda, milletimizin haklı ve yasal iradesiyle tecelli etmiştir. İkisi de ulusal bekanın, hasretlerin, gayelerin icra ve ihata azmiyle perçinlenmiştir.” diye konuştu.
Bahçeli, cumhuriyetin gerisinde Çanakkale Zaferi’nin heybeti, Ulusal Caba’nın haşmeti; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin arkasında da 15 Temmuz ihanet ve işgal hevesine karşı milletin kahramanca direnişi bulunduğunu anlattı.
“Emperyalistlerin kurşun askeri haline gelmişler”
“Samimiyetle tutan, safiyetle okşayan müşfik ellerin bedelini bilmeyenlerin, tekme üstüne tekme atan menfur ayaklara kapanmaktan özel haz alan teslimiyetçi şarlatanlar” olduğunu lisana getiren Bahçeli, şunları kaydetti:
“Bu teslimiyetçi lobinin iş birlikçi simaları her devranda farklı farklı isim, unvan ve kılıkta ortaya çıksalar da hamdolsun emellerine hiç bir vakit muvaffak olamamışlar, bundan daha sonra da olamayacaklardır. Cumhuriyet, tarihinin dar patikasında, zalimlerin hunhar baskıları altında, ‘Türkiye artık yoktur’ diyen emperyalistlerin hücumları karşısında milletin varoluş onuru olarak öne çıkmış, birebir defter üzerinde pak bir sayfa açılmasını sağlamıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ise parlamenter sistemin duvara tosladığı, başkentimizin bombalandığı 251 millet evladının şehadeti ve 2 bin 194 millet evladının gazi olduğu bir periyodun daha sonrasındasında ulusal diriliş ve yükseliş ruhu olarak doğmuş ve serpilmiştir.
Cumhuriyete karşı çıkanlar, manda ve himaye hayranlarıydı. Cumhuriyete karşı gelenler, zulme boyun eğenler, ‘Bizden bir şey olmaz’ diyen korkaklardır. Bugün ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne itiraz edip ne idiği muğlak ve muamma olan güçlendirilmiş parlamenter sistem peşinde koşanlar, 15 Temmuz’un rövanşını almak için hazırda bekleyen FETÖ’nün ve PKK’nın dümen suyuna giren, yozlaşmış siyasi partilerdir. Bunların sadece siyasetleri değil, vicdanları da emperyalistlerin kurşun askeri haline gelmiştir. Dün Damat Ferit vardı, bugün zillet ittifakının ana ve orta ortakları vardır. Dün Ali Kemaller vardı, bugün birebirleri ortadadır.”
(Sürecek)