Zeynep
New member
“Üstesinden Gelebilecek” Ne Demek? Cesur Bir Tartışma
Giriş: Sözün Gücüyle Başlayalım
Merhaba; bugünü bu iki kelimelik ifadeye ayırmak istiyorum çünkü sık duyuyoruz ve çoğu zaman düşünmeden kabul ediyoruz: “Bunun üstesinden gelebilecek mi?” Benim güçlü bir görüşüm var — bu ifade çoğu zaman gerçeği örtüyor, sorumluluğu kaydırıyor ve hatta bazen insanları yalnız bırakmak için kullanılıyor. Burada amacım hem keskin bir eleştiri sunmak hem de forumda hararetli bir tartışma başlatmak. Hazır mısınız?
Kelimenin Kökü: ‘Üstesinden Gelmek’ Neyi Taşır?
Sözlük anlamıyla “üstesinden gelmek”, bir sorunu çözmek, bir zorluğu aşmak demek. Ama gündelik kullanımda çok daha fazlası yüklendi: dayanıklılık, bireysel başarı, ahlaki yeterlilik… Bu üç kavramı tek bir ifade altında toplayınca problem ortaya çıkıyor. Kime göre “üstesinden gelmek” başarı sayılır? Hangi zaman diliminde? Hangi kaynaklar kullanılarak? Şartlar eşit değilken tek bir ifadeyle hüküm vermek çoğunlukla haksızlık doğurur.
Bireysel Boyut: Direnç mi, Başarı mı, Suçlama mı?
Bireysel düzeyde “üstesinden gelmek” genelde direnci öven bir söylemdir. Psikoloji literatüründe “resilience” (dayanıklılık) olumlu bulunur; ama burada tehlike “resilience fetişizmi”. Zira sistemik başarısızlıklar (yoksulluk, sağlık hizmeti eksikliği, ayrımcılık) bireyin “üstesinden gelmesiyle” kapatılmaya çalışılabiliyor. Bir insanın depresyon, kronik hastalık veya işsizlikle başa çıkamaması onun eksikliği olarak sunuluyor — bu, açıkça victim blaming (kurbanı suçlama) değil midir? “Üstesinden gelemezse” suçlu ilan etmek, toplumsal sorumlulukları yok saymanın rahat yoludur.
Kurumsal ve Siyasî Dil: ‘Üstesinden Gelmek’ Ne Zaman Bir Kılıftır?
Devletler ve kurumlar da bu ifadeyi sık kullanır: “Ekonomik krizin üstesinden geleceğiz”, “sağlık sistemi bunun üstesinden gelecek”. Bu cümleler teknik olarak umut verici görünse de çoğu zaman belirsiz vaatlerdir. Ne zaman ki “üstesinden gelmek” ifadesi bütçe kesintileri, özelleştirme veya bireysel fedakârlık çağrılarıyla birlikte kullanılır — işte o zaman bu söylem bir kılıfa dönüşür. Yani sistemsel sorumluluklar, bireye devredilir. Bu retoriğe karşı durmak gerekir: ‘üstesinden gelme’ ilanları, gerçek ölçütler, kaynaklar ve hesap verilebilirlik olmadan sadece bir propaganda aracıdır.
Cinsiyet Perspektifi: Erkeklerin Stratejik, Kadınların Empatik Yaklaşımı
Erkeklerin çözüm odaklı ve stratejik yaklaşımı bu ifadeyi genellikle operasyonel kılar: risk analizleri, adım adım planlar, “kontrol edilebilir değişkenler” listesi. Bu faydalıdır ama tek başına yeterli değil; çünkü insan ilişkilerini, bakım işlerini ve duygusal yükü gözden kaçırır. Kadınların empatik, insan odaklı perspektifi ise “üstesinden gelmek” söylemini insanlaştırır: kimlere ne tür destekler lazım, bakım nasıl organize edilir, travmalar nasıl iyileşir? Ancak empati de bazen pratik çözümlerden uzak bir idealizme dönüşebilir. En güçlü yaklaşım her iki perspektifi harmanlayandır: strateji + şefkat = sürdürülebilir sonuç.
Ölçülemeyen Şeyleri Ölçme Çabası: Ne Kadar Gerçekçi?
Çoğu zaman “üstesinden gelindi” diye rapor edilen başarılar nicel göstergelere dayanır: işsizlik oranı düştü, büyüme oldu, vaka sayısı azaldı. Peki ya nitel göstergeler? İnsan onuru, toplumsal uyum, aile içi ilişkiler, travma iyileşmesi nasıl ölçülecek? Bu alanlar ölçülmediğinde “üstesinden gelme” iddiaları eksik kalır. Ayrıca kısa vadeli başarıların uzun vadeli sürdürülebilirlikle çelişebileceğini unutmayalım.
Güç ve Zayıflık Söylemi: Kim Güçlü, Kim Zayıf?
“Üstesinden gelmek” söylemi aynı zamanda güç ve zayıflık etiketleri yapıştırır. Bu etiketler politik olarak tehlikelidir çünkü zayıf ilan edilen grupların haklarına müdahale için zemin oluşturabilir. Öte yandan, güçlü ilan edilenlerin hataları görünmez kılınabilir. Bu yüzden dilimize dikkat etmeliyiz: hangi kelimeyi kullanacağımız, kimlerin korunacağını belirleyebilir.
Alternatif Dil Önerileri: Daha Adil Bir Söylem
* “Dayanıklılık” yerine “sürdürülebilir destek ve kapasite” demek;
* “Üstesinden gelmek” yerine “sistemsel iyileştirme ve kolektif sorumluluk” demek;
* Başarıyı sadece nicel değil nitel kriterlerle de tanımlamak;
Bu öneriler, bireyi suçlamadan çözüm üretmeyi sağlar.
Provokatif Sorular (Tartışmayı Ateşleyin)
* “Üstesinden gelmek” dendiğinde kim karar veriyor: mağdur mu, uzman mı, politika yapıcı mı?
* Eğer bir toplum “üstesinden gelemezse” suçlu kimdir? Birey mi, sistem mi?
* İklim krizi gibi küresel sorunlarda “üstesinden gelmek” gerçekten bireysel bir hedef olabilir mi?
* Şirketler çalışanlarına “üstesinden gelin” diyor — bu bir motivasyon mu yoksa gizli bir küçültme hamlesi mi?
Kapanış: Cesur Olmak Yetmez, Adil Olmak Gerekir
“Üstesinden gelebilecek” ifadesini sorgulamak cesurluk gerektirir; ama daha da önemlisi adalet gerektirir. Dili değiştirmeden politikaları değiştiremeyiz — ve dili, politikayı şekillendirir. Forum olarak tartışalım: hangi durumlarda bu ifadeyi haklı buluyorsunuz, hangi durumlarda kabul edilemez? Deneyimlerinizi, öfkenizi, umutlarınızı paylaşın — ama sakın “o kişinin ya da ülkenin üstesinden gelmesi gerekiyor” çekingenliğine düşmeyin; sorumluluğun nerede başladığını açıkça tartışalım.
Giriş: Sözün Gücüyle Başlayalım
Merhaba; bugünü bu iki kelimelik ifadeye ayırmak istiyorum çünkü sık duyuyoruz ve çoğu zaman düşünmeden kabul ediyoruz: “Bunun üstesinden gelebilecek mi?” Benim güçlü bir görüşüm var — bu ifade çoğu zaman gerçeği örtüyor, sorumluluğu kaydırıyor ve hatta bazen insanları yalnız bırakmak için kullanılıyor. Burada amacım hem keskin bir eleştiri sunmak hem de forumda hararetli bir tartışma başlatmak. Hazır mısınız?
Kelimenin Kökü: ‘Üstesinden Gelmek’ Neyi Taşır?
Sözlük anlamıyla “üstesinden gelmek”, bir sorunu çözmek, bir zorluğu aşmak demek. Ama gündelik kullanımda çok daha fazlası yüklendi: dayanıklılık, bireysel başarı, ahlaki yeterlilik… Bu üç kavramı tek bir ifade altında toplayınca problem ortaya çıkıyor. Kime göre “üstesinden gelmek” başarı sayılır? Hangi zaman diliminde? Hangi kaynaklar kullanılarak? Şartlar eşit değilken tek bir ifadeyle hüküm vermek çoğunlukla haksızlık doğurur.
Bireysel Boyut: Direnç mi, Başarı mı, Suçlama mı?
Bireysel düzeyde “üstesinden gelmek” genelde direnci öven bir söylemdir. Psikoloji literatüründe “resilience” (dayanıklılık) olumlu bulunur; ama burada tehlike “resilience fetişizmi”. Zira sistemik başarısızlıklar (yoksulluk, sağlık hizmeti eksikliği, ayrımcılık) bireyin “üstesinden gelmesiyle” kapatılmaya çalışılabiliyor. Bir insanın depresyon, kronik hastalık veya işsizlikle başa çıkamaması onun eksikliği olarak sunuluyor — bu, açıkça victim blaming (kurbanı suçlama) değil midir? “Üstesinden gelemezse” suçlu ilan etmek, toplumsal sorumlulukları yok saymanın rahat yoludur.
Kurumsal ve Siyasî Dil: ‘Üstesinden Gelmek’ Ne Zaman Bir Kılıftır?
Devletler ve kurumlar da bu ifadeyi sık kullanır: “Ekonomik krizin üstesinden geleceğiz”, “sağlık sistemi bunun üstesinden gelecek”. Bu cümleler teknik olarak umut verici görünse de çoğu zaman belirsiz vaatlerdir. Ne zaman ki “üstesinden gelmek” ifadesi bütçe kesintileri, özelleştirme veya bireysel fedakârlık çağrılarıyla birlikte kullanılır — işte o zaman bu söylem bir kılıfa dönüşür. Yani sistemsel sorumluluklar, bireye devredilir. Bu retoriğe karşı durmak gerekir: ‘üstesinden gelme’ ilanları, gerçek ölçütler, kaynaklar ve hesap verilebilirlik olmadan sadece bir propaganda aracıdır.
Cinsiyet Perspektifi: Erkeklerin Stratejik, Kadınların Empatik Yaklaşımı
Erkeklerin çözüm odaklı ve stratejik yaklaşımı bu ifadeyi genellikle operasyonel kılar: risk analizleri, adım adım planlar, “kontrol edilebilir değişkenler” listesi. Bu faydalıdır ama tek başına yeterli değil; çünkü insan ilişkilerini, bakım işlerini ve duygusal yükü gözden kaçırır. Kadınların empatik, insan odaklı perspektifi ise “üstesinden gelmek” söylemini insanlaştırır: kimlere ne tür destekler lazım, bakım nasıl organize edilir, travmalar nasıl iyileşir? Ancak empati de bazen pratik çözümlerden uzak bir idealizme dönüşebilir. En güçlü yaklaşım her iki perspektifi harmanlayandır: strateji + şefkat = sürdürülebilir sonuç.
Ölçülemeyen Şeyleri Ölçme Çabası: Ne Kadar Gerçekçi?
Çoğu zaman “üstesinden gelindi” diye rapor edilen başarılar nicel göstergelere dayanır: işsizlik oranı düştü, büyüme oldu, vaka sayısı azaldı. Peki ya nitel göstergeler? İnsan onuru, toplumsal uyum, aile içi ilişkiler, travma iyileşmesi nasıl ölçülecek? Bu alanlar ölçülmediğinde “üstesinden gelme” iddiaları eksik kalır. Ayrıca kısa vadeli başarıların uzun vadeli sürdürülebilirlikle çelişebileceğini unutmayalım.
Güç ve Zayıflık Söylemi: Kim Güçlü, Kim Zayıf?
“Üstesinden gelmek” söylemi aynı zamanda güç ve zayıflık etiketleri yapıştırır. Bu etiketler politik olarak tehlikelidir çünkü zayıf ilan edilen grupların haklarına müdahale için zemin oluşturabilir. Öte yandan, güçlü ilan edilenlerin hataları görünmez kılınabilir. Bu yüzden dilimize dikkat etmeliyiz: hangi kelimeyi kullanacağımız, kimlerin korunacağını belirleyebilir.
Alternatif Dil Önerileri: Daha Adil Bir Söylem
* “Dayanıklılık” yerine “sürdürülebilir destek ve kapasite” demek;
* “Üstesinden gelmek” yerine “sistemsel iyileştirme ve kolektif sorumluluk” demek;
* Başarıyı sadece nicel değil nitel kriterlerle de tanımlamak;
Bu öneriler, bireyi suçlamadan çözüm üretmeyi sağlar.
Provokatif Sorular (Tartışmayı Ateşleyin)
* “Üstesinden gelmek” dendiğinde kim karar veriyor: mağdur mu, uzman mı, politika yapıcı mı?
* Eğer bir toplum “üstesinden gelemezse” suçlu kimdir? Birey mi, sistem mi?
* İklim krizi gibi küresel sorunlarda “üstesinden gelmek” gerçekten bireysel bir hedef olabilir mi?
* Şirketler çalışanlarına “üstesinden gelin” diyor — bu bir motivasyon mu yoksa gizli bir küçültme hamlesi mi?
Kapanış: Cesur Olmak Yetmez, Adil Olmak Gerekir
“Üstesinden gelebilecek” ifadesini sorgulamak cesurluk gerektirir; ama daha da önemlisi adalet gerektirir. Dili değiştirmeden politikaları değiştiremeyiz — ve dili, politikayı şekillendirir. Forum olarak tartışalım: hangi durumlarda bu ifadeyi haklı buluyorsunuz, hangi durumlarda kabul edilemez? Deneyimlerinizi, öfkenizi, umutlarınızı paylaşın — ama sakın “o kişinin ya da ülkenin üstesinden gelmesi gerekiyor” çekingenliğine düşmeyin; sorumluluğun nerede başladığını açıkça tartışalım.