Reuters, Fed’in enflasyona karşı faizi artırmasının dünyaya tesirlerine odaklanan bir tahlil yayınladı. Buna göre dünyanın önde gelen finans şeflerinin iletisi net: Artan enflasyon kalıcı olacak ve bu niçinle mücadele ‘fevkalade bir çaba’ gerektiriyor. Finans şefleri, iş kayıpları ve gelişen piyasalardaki şok dalgalarıyla resesyon bekliyor.
Uzmanlara bakılırsa iş kayıpları üzere ziyanlara karşın bu bedel ödenmeye paha. Merkez bankalarının, enflasyonla çaba maharetleri üzerinden emniyetli kurumlar olduğunun hatırlatıldığı tahlile göre enflasyonla savaşı kaybetmek, çağdaş para siyasetinin temellerini sarsabilir.
Türkiye’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘yeni ekonomik model’ olarak tariflediği, düşük faiz, yüksek kur siyasetinde ihracatın artması, bunun yardımıyla cari fazla verilerek, oluşacak döviz bolluğuyla döviz kurları ve enflasyonun düşürülmesi hedefleniyordu. Lakin hiç bir beklenti karşılık bulmadı. Yatırımcılar uygun kredi bulmakta zorlanırken, halkın enflasyon yükü her geçen gün daha da ağırlaşıyor.
‘Sert vuracak’
Bu münasebetlerle faiz artıran Fed’in bu adımına devam etmesi bekleniyor. Faiz politikasının ‘acısının’ ülke iktisadının fazlaca ötesine yansıması ve bilhassa gelişmekte olan ülkeleri sert biçimde vurması bekleniyor.
ABD’de Cornell Üniversitesi’nden İktisat Profesörü Eswar Prasad’a nazaran Fed’in faiz oranlarını artırması ‘Sri Lanka ve Türkiye üzere sonun eşiğindeki ekonomilere hasar verecek.’ İki ila üç yıllık vakit diliminde işlerin ‘zorlaşmaya başlayacağını’ belirten Prasad, “Fed’in faizleri uzun müddet yüksek tutacağı katılaşırsa baskılar çabucak hissedilebilir” dedi.
FED’in sonucu niye değerli?
Biroldukca gelişmekte olan ülke dolar cinsinden borçlanıyor. Fed’in faizleri yükseltmesi, borç alma maliyetlerini artırıyor. Buna ek olarak gelişmekte olan ülkelerin risk primini yükselterek borç almasını daha da güçleştiriyor.
Yüksek faizin, doların gelişmekte olan iktisat para üniteleri karşısındaki kıymetini yükselterek ithalat maliyetlerini üst çekmesi ve enflasyonist baskıyı artırması bekleniyor.
diken.com
Uzmanlara bakılırsa iş kayıpları üzere ziyanlara karşın bu bedel ödenmeye paha. Merkez bankalarının, enflasyonla çaba maharetleri üzerinden emniyetli kurumlar olduğunun hatırlatıldığı tahlile göre enflasyonla savaşı kaybetmek, çağdaş para siyasetinin temellerini sarsabilir.
Türkiye’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘yeni ekonomik model’ olarak tariflediği, düşük faiz, yüksek kur siyasetinde ihracatın artması, bunun yardımıyla cari fazla verilerek, oluşacak döviz bolluğuyla döviz kurları ve enflasyonun düşürülmesi hedefleniyordu. Lakin hiç bir beklenti karşılık bulmadı. Yatırımcılar uygun kredi bulmakta zorlanırken, halkın enflasyon yükü her geçen gün daha da ağırlaşıyor.
‘Sert vuracak’
Bu münasebetlerle faiz artıran Fed’in bu adımına devam etmesi bekleniyor. Faiz politikasının ‘acısının’ ülke iktisadının fazlaca ötesine yansıması ve bilhassa gelişmekte olan ülkeleri sert biçimde vurması bekleniyor.
ABD’de Cornell Üniversitesi’nden İktisat Profesörü Eswar Prasad’a nazaran Fed’in faiz oranlarını artırması ‘Sri Lanka ve Türkiye üzere sonun eşiğindeki ekonomilere hasar verecek.’ İki ila üç yıllık vakit diliminde işlerin ‘zorlaşmaya başlayacağını’ belirten Prasad, “Fed’in faizleri uzun müddet yüksek tutacağı katılaşırsa baskılar çabucak hissedilebilir” dedi.
FED’in sonucu niye değerli?
Biroldukca gelişmekte olan ülke dolar cinsinden borçlanıyor. Fed’in faizleri yükseltmesi, borç alma maliyetlerini artırıyor. Buna ek olarak gelişmekte olan ülkelerin risk primini yükselterek borç almasını daha da güçleştiriyor.
Yüksek faizin, doların gelişmekte olan iktisat para üniteleri karşısındaki kıymetini yükselterek ithalat maliyetlerini üst çekmesi ve enflasyonist baskıyı artırması bekleniyor.
diken.com