Erdoğan, AK Parti TBMM Küme Toplantısı’nda konuştu: (3) Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan,”Biz ülkemizi, fırsatını bulduğunda çabucak kaçıp gidecek sıcak paranın cenneti haline dönüştürmek yerine kalıcı kazanımlarla sonuçlanacak yatırımlara kavuşturmanın çabasını veriyoruz.” dedi.
Erdoğan, partisinin Tbmm Küme Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, milletin döviz kurundaki yükseliş ve fiyatlardaki artış üzere konuların yol açtığı belirsizlikler karşısında yaşadığı samimi kaygıyı anladıklarını söylemiş oldu.
Ülkede yatırım, istihdam, üretim ve ihracat tarafındaki olumlu gelişmeleri yakından takip ederken, kur ve fiyat artışından kaynaklanan aksilikleri da dikkatle izlediklerini kaydeden Erdoğan, kurla ilgili beklentinin sayının düzeyi değil, istikrarının sağlanması noktasında olduğunun farkında olduklarını lisana getirdi.
Erdoğan, gelişmelerin kıymetli bir kısmının, global dalgalanmadan kaynaklı olduğunu vurgulayarak, “Çarşı pazardaki kimi eserlerde yaşanan fahiş fiyat artışlarının birçoklarının mantıklı bir izahının bulunmadığını da görüyoruz. Hepsi de birbirini tetikleyen bu zincirleme fiyat artışlarının zehirlediği iklimin bir an evvel temizlenmesi gerektiğini biliyoruz. Bu tablo, global iktisattaki krizle, ülkemiz ekonomisindeki değişimin bir arada gerçekleştiği bir devirden geçiyor olmamızdan kaynaklanıyor. Biliyorsunuz Türkiye, bir fazlaca gelişmekte olan ülkenin yerinde saymasına yol açan yüksek faiz üzerine heyeti para siyasetini artık terk etti.” sözünü kullandı.
Bunun yerine yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı temel alan bir büyüme stratejisine geçildiğini anımsatan Erdoğan, “Salgın periyodunda Çin ile Avrupa içindeki en kıymetli üretim merkezi olan ülkemizin nerede ise dünyada büyümesini sürdüren yegane iktisat haline gelmesini, işte bu değişime borçluyuz.” diye konuştu.
“Türkiye, gayelerine hakikat kararlılıkla ilerlemektedir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yılın üçüncü çeyrek büyümesinin yüzde 7,4 olarak belirtildiğına işaret ederek, kelamlarını şöyleki sürdürdü:
“Bu büyüme oranıyla, G20 ortasında birinci sırada yer alıyoruz. Ulusal gelirimize gelince bundan evvelki yılın tıpkı periyoduna göre, yüzde 7,8 arttı. Üçüncü çeyrekte mal ve hizmet ihracatındaki artışın yüzde 25,6’yı, ithalattaki gerilemenin de yüzde 8,3’ü bulması epey değerlidir. Bu yıl elde ettiğimiz büyümenin değerli bir kısmı ihracat kaynaklıdır. Yıllık 216 milyar doları bulan ihracatımızın, ithalatı karşılama oranı yüzde 83’ü geride bırakan Türkiye, amaçlarına yanlışsız kararlılıkla ilerlemektedir. Ülkemizin ihracatı yalnızca sayı olarak büyümüyor. Yapısal olarak da yüzde 95’i imalat sanayi mamüllerinden oluşan kuvvetli bir pozisyona yükseliyor. O denli ki üretimimizi bir yılda neredeyse iki katına çıkartabilecek sağlamlıkta ve esneklikte bir altyapıya sahibiz.
Ülkemizin 81 ilinin tamamına yayılan organize sanayi bölgeleriyle, fabrikalarıyla, tesislerle çalışıyor, üretiyoruz. İnşallah 2021 yılını çift haneli büyümeyle kapatacak bir yere hakikat gidiyoruz. Şayet evvelce olduğu üzere yüksek faiz sisteminde devam etseydik, muhtemelen bu büyüme sayılarını bakılırsameyecektik. Birebir biçimde, tahminen bugün için yaşadığımız düşüncelerin bir kısmı da olmayacaktı. Emin olun bu biçimde bir durumda Türkiye, önümüzdeki onlarca yıl boyunca tekrar gelişmiş ülkeler ligine çıkma fırsatını da yakalayamayacaktı. Bu değişimi ya artık yapacaktık ya da en az bir jenerasyonun daha hayallerinden, amaçlarından uzak kalmasına istek gösterecektik. Tahminen siyaseten en riskli, lakin ülkemiz ve milletimiz için en yanlışsız planı biz yaptık, yapıyoruz.”
“Faiz zengini daha varlıklı, yoksulu daha yoksul yapan melanettir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Faizleri artırarak paradan para kazanan tufeylileri sevindirmek yerine, faizi düşürerek yatırımı ve üretimi kolaylaştırıyoruz. Çünkü faiz zengini daha güçlü, yoksulu daha yoksul yapan bir melanettir. Çıksın birisi, ‘Siz faizleri düşürerek, üretimi ve istihdamı artırarak yanlış yapıyorsunuz’ desin. bir daha çıksın birisi ‘Yüksek faiz ve düşük kur istihdamı artırır siz yanlış yapıyorsunuz’ desin. Diyemez, zira doğrusu bizim yaptığımızdır. Şayet biz yanlış yolda ilerliyor olsaydık, diğerleri üretim ve istihdam güçlerini daha fazla artırarak önümüzü keserdi.” değerlendirmesinde bulundu.
Tüm bölümlerde, yeni yatırımlarla ve yeni makinelerle, yeni istihdamlarla kesintisiz bir kapasite büyütme yarışında olduklarını belirten Erdoğan, “Biz ülkemizi, fırsatını bulduğunda çabucak kaçıp gidecek sıcak paranın cenneti haline dönüştürmek yerine kalıcı kazanımlarla sonuçlanacak yatırımlara kavuşturmanın çabasını veriyoruz. Berbatın daha berbata yol açacağını, dünyadaki bir epeyce örnekleri ile gördüğümüz ve bir periyot kendimiz de yaşadığımız için daha sıkıntı da olsa, uygundan doğacak daha uygunların yolunu açıyoruz.” görüşünü paylaştı.
“Ekonomide de ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyoruz”
“Düşük faizle bu kısır döngüden kurtardığımız para, yakında sağlanacak kurdaki ve fiyat artışlarındaki istikrar ile birlikte tümüyle yatırıma, inşallah istihdama ve üretime akacaktır. Artık faiz oranını şu yahut bu dayatmaya nazaran değil, tüm gelişmiş ülkelerin yaptığı üzere ülkemizin muhtaçlığına nazaran belirleyeceğiz. Düşük kurla ülkemizi ithalat cenneti haline dönüştürmek isteyenlere geçit vermeyeceğiz. Asıl zenginliğin, paranın kur kıymeti ile değil, ülkenin üretim gücüyle, milletin iş ve AŞ sahibi olmasıyla, geleceğine itimatla bakmasıyla olduğunu biliyor ve bu türlü hareket ediyoruz. Faiz düştüğünde paradan para kazanan haricinde, kimsenin kaybı olmaz. Kur dediğin bugün artar, yarın düşer, enflasyon dediğin bugün artar, yarın düşer. Fakat üretimde ve istihdamda sağladığımız her artış, kalıcı bir hasılattır. Güvenlikte olduğu üzere iktisatta de ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyoruz. Çıktığımız bu yolun kendimizle bir arada tüm dostlarımızın ve tüm insanlığın da hayrına olduğuna yürekten inanıyoruz. Hak olan davada da zafer muhakkaktır.”
“Riyakarlıkları, paçalarından akıyor”
Kurdaki ve fiyatlardaki yükselişin makul hudutları aşan kısımlarının, yeni iktisat siyasetinin kararı değil, tam bilakis o politikayı engelleme teşebbüslerinin sonucu olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Birileri dünyadaki tüm gelişmeleri gözlerden kaçırarak, ısrarla bu denklemi karşıtından kurmaya çalışıyor. Dünyanın her yerinde değişen, çeşitlenen, yeni araçla zenginleşen iktisat siyasetlerine güzellemeler dizip de ülkemizi 74 yıllık köhne IMF reçetelerine mahkum etmek isteyenlerin riyakarlıkları, paçalarından akıyor. Ey Bay Kemal, siz otel odalarında IMF ile kulis atanlar değil misiniz?” kelamlarını sarf etti.
Bugün tüm büyük iktisatların, faizleri en alt düzeyde tutarken, enflasyonda önemli yükselişlerle karşı karşıya olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Almanya’dan, İspanya’ya, Belçika’dan İtalya ve Fransa’ya kadar tüm Avrupa ülkelerinde geçen yıl sıfır yahut eksi olan enflasyon, bu yıl yüzde 4-5’leri ve yüzde 6’ları geride bıraktı. Daha üstlere gerçek gidiyor. Üstelik bu sayılar tüketici fiyatlarını söz ediyor. Üretici fiyatları enflasyonunda yüzde 20’li yüzde 30’lu sayılar kelam konusudur. Amerika’dan Japonya’ya kadar bir epeyce yerde kendi ekonomik istikrarlarına göre inanılmaz yüksek enflasyon gerçeği vardır. Türkiye üzere tarihi olarak, yüksek enflasyona şerbetli bir ülkede, yüzde 20 seviyesi kısa müddette çözülebilir bir sorunu söz ediyor. Buna karşılık Avrupa’da, öteki gelişmiş ülkelerde yüzde 4’ler, yüzde 5’ler, hele hele üretici fiyatlarındaki yüzde 20’ler, yüzde 30’lar, büyük bir felaketin işaretidir.”
(Sürecek)
AA / Buket İnanç – Son Dakika Haberleri
Erdoğan, partisinin Tbmm Küme Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, milletin döviz kurundaki yükseliş ve fiyatlardaki artış üzere konuların yol açtığı belirsizlikler karşısında yaşadığı samimi kaygıyı anladıklarını söylemiş oldu.
Ülkede yatırım, istihdam, üretim ve ihracat tarafındaki olumlu gelişmeleri yakından takip ederken, kur ve fiyat artışından kaynaklanan aksilikleri da dikkatle izlediklerini kaydeden Erdoğan, kurla ilgili beklentinin sayının düzeyi değil, istikrarının sağlanması noktasında olduğunun farkında olduklarını lisana getirdi.
Erdoğan, gelişmelerin kıymetli bir kısmının, global dalgalanmadan kaynaklı olduğunu vurgulayarak, “Çarşı pazardaki kimi eserlerde yaşanan fahiş fiyat artışlarının birçoklarının mantıklı bir izahının bulunmadığını da görüyoruz. Hepsi de birbirini tetikleyen bu zincirleme fiyat artışlarının zehirlediği iklimin bir an evvel temizlenmesi gerektiğini biliyoruz. Bu tablo, global iktisattaki krizle, ülkemiz ekonomisindeki değişimin bir arada gerçekleştiği bir devirden geçiyor olmamızdan kaynaklanıyor. Biliyorsunuz Türkiye, bir fazlaca gelişmekte olan ülkenin yerinde saymasına yol açan yüksek faiz üzerine heyeti para siyasetini artık terk etti.” sözünü kullandı.
Bunun yerine yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı temel alan bir büyüme stratejisine geçildiğini anımsatan Erdoğan, “Salgın periyodunda Çin ile Avrupa içindeki en kıymetli üretim merkezi olan ülkemizin nerede ise dünyada büyümesini sürdüren yegane iktisat haline gelmesini, işte bu değişime borçluyuz.” diye konuştu.
“Türkiye, gayelerine hakikat kararlılıkla ilerlemektedir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yılın üçüncü çeyrek büyümesinin yüzde 7,4 olarak belirtildiğına işaret ederek, kelamlarını şöyleki sürdürdü:
“Bu büyüme oranıyla, G20 ortasında birinci sırada yer alıyoruz. Ulusal gelirimize gelince bundan evvelki yılın tıpkı periyoduna göre, yüzde 7,8 arttı. Üçüncü çeyrekte mal ve hizmet ihracatındaki artışın yüzde 25,6’yı, ithalattaki gerilemenin de yüzde 8,3’ü bulması epey değerlidir. Bu yıl elde ettiğimiz büyümenin değerli bir kısmı ihracat kaynaklıdır. Yıllık 216 milyar doları bulan ihracatımızın, ithalatı karşılama oranı yüzde 83’ü geride bırakan Türkiye, amaçlarına yanlışsız kararlılıkla ilerlemektedir. Ülkemizin ihracatı yalnızca sayı olarak büyümüyor. Yapısal olarak da yüzde 95’i imalat sanayi mamüllerinden oluşan kuvvetli bir pozisyona yükseliyor. O denli ki üretimimizi bir yılda neredeyse iki katına çıkartabilecek sağlamlıkta ve esneklikte bir altyapıya sahibiz.
Ülkemizin 81 ilinin tamamına yayılan organize sanayi bölgeleriyle, fabrikalarıyla, tesislerle çalışıyor, üretiyoruz. İnşallah 2021 yılını çift haneli büyümeyle kapatacak bir yere hakikat gidiyoruz. Şayet evvelce olduğu üzere yüksek faiz sisteminde devam etseydik, muhtemelen bu büyüme sayılarını bakılırsameyecektik. Birebir biçimde, tahminen bugün için yaşadığımız düşüncelerin bir kısmı da olmayacaktı. Emin olun bu biçimde bir durumda Türkiye, önümüzdeki onlarca yıl boyunca tekrar gelişmiş ülkeler ligine çıkma fırsatını da yakalayamayacaktı. Bu değişimi ya artık yapacaktık ya da en az bir jenerasyonun daha hayallerinden, amaçlarından uzak kalmasına istek gösterecektik. Tahminen siyaseten en riskli, lakin ülkemiz ve milletimiz için en yanlışsız planı biz yaptık, yapıyoruz.”
“Faiz zengini daha varlıklı, yoksulu daha yoksul yapan melanettir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Faizleri artırarak paradan para kazanan tufeylileri sevindirmek yerine, faizi düşürerek yatırımı ve üretimi kolaylaştırıyoruz. Çünkü faiz zengini daha güçlü, yoksulu daha yoksul yapan bir melanettir. Çıksın birisi, ‘Siz faizleri düşürerek, üretimi ve istihdamı artırarak yanlış yapıyorsunuz’ desin. bir daha çıksın birisi ‘Yüksek faiz ve düşük kur istihdamı artırır siz yanlış yapıyorsunuz’ desin. Diyemez, zira doğrusu bizim yaptığımızdır. Şayet biz yanlış yolda ilerliyor olsaydık, diğerleri üretim ve istihdam güçlerini daha fazla artırarak önümüzü keserdi.” değerlendirmesinde bulundu.
Tüm bölümlerde, yeni yatırımlarla ve yeni makinelerle, yeni istihdamlarla kesintisiz bir kapasite büyütme yarışında olduklarını belirten Erdoğan, “Biz ülkemizi, fırsatını bulduğunda çabucak kaçıp gidecek sıcak paranın cenneti haline dönüştürmek yerine kalıcı kazanımlarla sonuçlanacak yatırımlara kavuşturmanın çabasını veriyoruz. Berbatın daha berbata yol açacağını, dünyadaki bir epeyce örnekleri ile gördüğümüz ve bir periyot kendimiz de yaşadığımız için daha sıkıntı da olsa, uygundan doğacak daha uygunların yolunu açıyoruz.” görüşünü paylaştı.
“Ekonomide de ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyoruz”
“Düşük faizle bu kısır döngüden kurtardığımız para, yakında sağlanacak kurdaki ve fiyat artışlarındaki istikrar ile birlikte tümüyle yatırıma, inşallah istihdama ve üretime akacaktır. Artık faiz oranını şu yahut bu dayatmaya nazaran değil, tüm gelişmiş ülkelerin yaptığı üzere ülkemizin muhtaçlığına nazaran belirleyeceğiz. Düşük kurla ülkemizi ithalat cenneti haline dönüştürmek isteyenlere geçit vermeyeceğiz. Asıl zenginliğin, paranın kur kıymeti ile değil, ülkenin üretim gücüyle, milletin iş ve AŞ sahibi olmasıyla, geleceğine itimatla bakmasıyla olduğunu biliyor ve bu türlü hareket ediyoruz. Faiz düştüğünde paradan para kazanan haricinde, kimsenin kaybı olmaz. Kur dediğin bugün artar, yarın düşer, enflasyon dediğin bugün artar, yarın düşer. Fakat üretimde ve istihdamda sağladığımız her artış, kalıcı bir hasılattır. Güvenlikte olduğu üzere iktisatta de ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyoruz. Çıktığımız bu yolun kendimizle bir arada tüm dostlarımızın ve tüm insanlığın da hayrına olduğuna yürekten inanıyoruz. Hak olan davada da zafer muhakkaktır.”
“Riyakarlıkları, paçalarından akıyor”
Kurdaki ve fiyatlardaki yükselişin makul hudutları aşan kısımlarının, yeni iktisat siyasetinin kararı değil, tam bilakis o politikayı engelleme teşebbüslerinin sonucu olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Birileri dünyadaki tüm gelişmeleri gözlerden kaçırarak, ısrarla bu denklemi karşıtından kurmaya çalışıyor. Dünyanın her yerinde değişen, çeşitlenen, yeni araçla zenginleşen iktisat siyasetlerine güzellemeler dizip de ülkemizi 74 yıllık köhne IMF reçetelerine mahkum etmek isteyenlerin riyakarlıkları, paçalarından akıyor. Ey Bay Kemal, siz otel odalarında IMF ile kulis atanlar değil misiniz?” kelamlarını sarf etti.
Bugün tüm büyük iktisatların, faizleri en alt düzeyde tutarken, enflasyonda önemli yükselişlerle karşı karşıya olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Almanya’dan, İspanya’ya, Belçika’dan İtalya ve Fransa’ya kadar tüm Avrupa ülkelerinde geçen yıl sıfır yahut eksi olan enflasyon, bu yıl yüzde 4-5’leri ve yüzde 6’ları geride bıraktı. Daha üstlere gerçek gidiyor. Üstelik bu sayılar tüketici fiyatlarını söz ediyor. Üretici fiyatları enflasyonunda yüzde 20’li yüzde 30’lu sayılar kelam konusudur. Amerika’dan Japonya’ya kadar bir epeyce yerde kendi ekonomik istikrarlarına göre inanılmaz yüksek enflasyon gerçeği vardır. Türkiye üzere tarihi olarak, yüksek enflasyona şerbetli bir ülkede, yüzde 20 seviyesi kısa müddette çözülebilir bir sorunu söz ediyor. Buna karşılık Avrupa’da, öteki gelişmiş ülkelerde yüzde 4’ler, yüzde 5’ler, hele hele üretici fiyatlarındaki yüzde 20’ler, yüzde 30’lar, büyük bir felaketin işaretidir.”
(Sürecek)
AA / Buket İnanç – Son Dakika Haberleri