Çilek Türkiye'de nerede yetişir ?

Ali

New member
Çilek Türkiye’de Nerede Yetişir? Sosyal Yapılar ve Eşitsizlikler Çerçevesinde Bir İnceleme

Çilek, Türkiye’de sevilen ve yaygın olarak tüketilen bir meyve. Ancak bu meyvenin üretim süreci, sadece tarımın teknik yönleriyle değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet, sınıf ve ırk gibi faktörlerle de iç içe geçmiş bir olgu. Çilek yetiştiriciliği, bir yandan Türkiye'nin tarım politikasının, diğer yandan ise toplumun çeşitli sınıfları ve cinsiyet normlarıyla şekillenen bir yapının yansımasıdır. Çilek yetiştiren tarlalardaki iş gücü, aslında birçok sosyal sorunun, eşitsizliğin ve normun da izlerini taşır. Bu yazıda, çilek üretiminin Türkiye’deki farklı coğrafyalarda nasıl şekillendiğini, kadınların, erkeklerin ve sınıfların bu süreçteki rollerini derinlemesine inceleyeceğiz.

Çilek Yetiştiriciliği ve Türkiye’deki Bölgeler: Coğrafyanın Rolü

Türkiye’de çilek, özellikle Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerinde yetişir. Özellikle Yalova, Bursa, Mersin ve Manisa gibi iller, çilek üretiminin yoğun olduğu bölgelerdir. Yalova, Türkiye'nin çilek üretiminde lider şehirlerden biridir ve burada, çilek üretimi hem ekonomik anlamda önemli bir gelir kaynağı hem de tarım politikalarının şekillendiği bir alandır.

Ancak bu üretim süreci sadece coğrafi özelliklere değil, aynı zamanda sosyal yapıya da bağlıdır. Çilek tarlalarında çalışan iş gücü genellikle tarım işçileri olarak bilinen kesimden gelir. Bu iş gücü çoğunlukla kadınlar ve düşük gelirli köylü sınıflarından oluşur. Kadınların tarımda daha fazla yer almasının, tarihsel olarak cinsiyet rollerinin bir sonucu olduğu söylenebilir. Kadınlar, ev içi işlerin yanı sıra tarımsal üretimde de genellikle daha düşük ücretle çalışmaktadır.

Kadınların Tarımda Çalışması: Sosyal Normlar ve Eşitsizlikler

Kadınların çilek yetiştiriciliği ve diğer tarımsal faaliyetlerdeki yeri, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinlemesine bir yansımasıdır. Kadınlar, özellikle kırsal alanlarda, toplumsal normların etkisiyle ev dışında da çalışma yüküyle karşı karşıyadırlar. Çilek tarlalarındaki iş gücünün büyük bir kısmı kadınlardan oluşur; ancak bu iş gücü genellikle düşük ücretli ve mevsimliktir. Kadın işçiler, erkeklere kıyasla genellikle daha az ücret almakta, daha uzun saatler çalışmakta ve iş güvenliği açısından daha fazla risk altındadır.

Çilek yetiştiriciliği gibi mevsimlik işlerde kadınların yer alması, genellikle ailelerinin geçimlerine katkıda bulunmalarını sağlasa da, aynı zamanda kadının değerinin genellikle “ekonomik katkı” üzerinden değerlendirilmesine neden olur. Bu durum, kadının iş gücüne katılımının ve ekonomik bağımsızlığının engellenmesine yol açar.

Kadınların tarım sektöründe ve çilek yetiştiriciliğinde karşılaştığı eşitsizlikler sadece ekonomik değil, aynı zamanda fiziksel zorluklar açısından da yoğunlaşır. Tarla işçiliği, güneşin altında saatlerce eğilerek yapılan bir iş olduğu için, kadınlar bedenlerini aşırı derecede zorlamak zorunda kalırlar. Bu durum, kadınların sağlıklarını olumsuz etkilerken, aynı zamanda toplumsal olarak kadınların emeklerinin değersizleştirilmesine yol açar.

Erkeklerin Perspektifi: Çilek Yetiştiriciliği ve Çözüm Arayışı

Erkeklerin çilek üretimi sürecine ve bu üretimin toplumsal cinsiyetle olan ilişkisine bakış açısı ise genellikle çözüm odaklı ve pratik olarak şekillenir. Erkekler, çoğunlukla tarımsal üretimin ekonomik yönlerine daha fazla ilgi gösterirler ve bu üretim sürecinde daha çok yönetim ve organizasyon gibi işlevlerde yer alırlar. Tarım işçiliğinin fiziksel zorluklarından çok, işin organizasyonel ve yönetsel yönleriyle ilgilenirler.

Çilek üretiminin mevsimlik iş gücüne dayalı yapısı, erkeklerin bu üretim sürecindeki rollerini de şekillendirir. Özellikle mevsimlik iş gücünün sağlanmasında erkekler, genellikle tarlaların yönetimi, işçi temini ve daha geniş ölçekte tarımsal stratejilerin belirlenmesi gibi işleri üstlenirler. Bu bağlamda erkeklerin bakış açısı, daha çok iş gücünün nasıl daha verimli hale getirileceği, üretim süreçlerinin nasıl optimize edileceği üzerine yoğunlaşır. Ancak, çözüm odaklı yaklaşımlarda, kadınların iş gücündeki yerinin ve bu emeklerin nasıl daha değerli hale getirilebileceğinin de göz önünde bulundurulması önemlidir.

Sınıf ve Tarım: Çilek Üretiminin Sınıfsal Yansıması

Sınıf, çilek üretiminde önemli bir belirleyicidir. Çilek yetiştiriciliği, özellikle düşük gelirli köylü sınıflarının geçim kaynağıdır. Tarım işçileri, çoğunlukla kırsal kesimden gelir ve bu işçiler arasında sınıfsal ayrımlar belirginleşir. Çilek tarlalarında çalışan işçiler, ekonomik olarak zor bir yaşam sürerken, aynı zamanda sosyal statüleri de düşük seviyededir.

Tarım işçileri için, çilek üretiminin getirdiği gelir, genellikle geçici ve güvencesizdir. Bu durum, tarım işçilerini düşük gelirli sınıflar arasında bir grup haline getirir. Çilek yetiştiriciliğinin bu sınıfsal yapısı, Türkiye'deki tarımsal eşitsizlikleri ve köy yaşamındaki zorlukları daha belirgin hale getirir.

Sonuç: Çilek Yetiştiriciliği ve Sosyal Eşitsizliklerin Yansıması

Çilek üretimi, Türkiye’nin tarımsal yapısının ötesinde, toplumsal yapıları, eşitsizlikleri ve normları yansıtan bir mikrokosmos gibidir. Kadınların, erkeklerin ve sınıfların bu üretim sürecindeki rollerine bakıldığında, çilek tarlalarının aslında çok daha büyük bir sosyal yapıların yansıması olduğu anlaşılmaktadır. Kadınlar, bu üretim sürecinde genellikle daha düşük ücretle çalışırken, erkekler ise yönetimsel ve stratejik roller üstlenirler. Aynı zamanda, çilek üretimi, düşük gelirli sınıflar için bir geçim kaynağı olmakla birlikte, bu sınıfın yaşadığı sosyal ve ekonomik zorlukları da gözler önüne serer.

Düşündürücü Sorular:

- Kadınların çilek üretiminde daha fazla yer almasının toplumsal cinsiyet eşitsizliklerine nasıl etki ettiği konusunda neler düşünüyorsunuz?

- Erkeklerin çözüm odaklı bakış açısı, tarımsal üretim süreçlerinde kadınların daha iyi koşullarda çalışmasını sağlamak için nasıl dönüştürülebilir?

- Çilek yetiştiriciliğinin sınıfsal etkileri, Türkiye’de tarım politikalarına nasıl yansımaktadır?
 
Üst